Ana içeriğe atla

Ankara'yı Yeniden Sevmek...

Geçen sene Eylül ayıydı. Üniversiteyi yeni kazanmıştım, İstanbul'dan sonra hiç gitmiyordu Ankara. Beton şehir diyorlar ya hani gerçekten de öyle hissettirmişti bana da bu şehir... Yine zor günler başlamıştı gurbette, halbuki alışıktım gurbete ama yine de etkileniyordu insanoğlu... Her gün okula git okuldan gel, tanımadığın bir adamla odanı paylaş ve onunla zoraki konuşmaya çalış... İlk haftalar böyle boş diyebileceğim kadar kötü geçiyordu...

Derken Kırıkkale maçı sabahı yine okulun yolunu tuttum... Maç olduğu aklımın bir köşesinde hep duruyordu, derken arkadaşım aradı maça gitsek mi dedi? Tamam,yarım saat içinde aştide ol dedim. Ardından yola koyulduk, bir saatlik yol bitmek bilmiyordu.

Stadı tarif üzerine zor da olsa bulduk, maça biraz geç kalmıştık, kapının önündeki amcadan bileti aldık ve tekrar yine aynı amcaya bileti vererek girdik maçımıza.



İçeri girdiğimizde yaklaşık 15-20 kadar kişi bize bakıyordu, şaşkınlığımı gizleyememiştim. Değerli kurucu üyelerimizden Göktuğ abi beni sorguya çekmeye başlamıştı: 'öğrenci misin? nereden geliyorsun? hangi üniversitedesin?' diyerekten :))

Ankara Tayfası'yla o gün tesadüfi tanışmıştım yani... Güzel günlerin habercisi, yalnızlığımın dermanı olacaktı sanki o gün. Öyle hissetmiştim.

Yemekler, toplantılar, muhabbetler, deplasmanlar, halı saha maçları derken o gün yanılmadığımı anlamak çok da geç olmamıştı. Zaman itibariyle, başka bir yerde Ankara Tayfası lafı geçtiğinde, cevap verme sorumluluğu hissediyordum, aitlik duygusu oluşmuştu. Artık Ankara'yı daha çok seviyordum, okula gidip gelmek daha anlamlı geliyordu...

Gurbette yalnız hissettirmediğiniz için,
Herzaman sırtımı vereceğim bir dayanak olduğunuz için,
Hayat namına birçok şey öğrettiğiniz için,
Sadece akranlarımla değil abili kardeşli bir tayfada nasıl güzel vakit geçirebileceğimi bana gösterdiğiniz için,
son olarak da bu güzide blogumuzda bana yazma şansı verdiğiniz için,

TEŞEKKÜRLER ANKARA TAYFASI...!

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Asıl biz çok mutluyuz Türkay, aramızda bir ÖSS fatihinin bulunmasundan. Sağolasın...

Bu arada, Ankara gitmez; sen gidersin-o senin peşinden gelir merak etme.
göktuğ dedi ki…
İyi ki varsın efendinin oğlu :)) Seviyoruz seni...
türkayADS dedi ki…
abi çok saolun ya müteşekkirin oğlu oldum:))
serdanka dedi ki…
Başındaki felaketleri bitiririm ben senin felaketin oğlu :)
Semt Aşığı dedi ki…
Bu yazıdan anlıyoruzki Ankara Tayfası Adana demir spor taraftar grubunun bir parçası değil, Adana Demirlilerin Ankara 'da buluştukları bir sosyal olgudur.Ankara Tayfası gibi 30 tane oluşum olsa (farklı takımların) bu gün n tribün terörü,n hakemler,n de eskiden biz şöyleydik böyledik lafları konuşulur.Türk Tribüncülüğü adına iyi ki varsınız.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir