Ana içeriğe atla

Seda ve Adana Demirspor Yönetimlerinin Geldiği Nokta...

Blog üzerinden İstanbul'da düzenlenen yüzme yarışlarına mümkün olduğunca yer vermeye çalıştık. Gencecik bir kardeşimiz havuzda takımımızı, camiamızı temsil edecekti. Belki istemeden omuzlarına fazla yük yükledik. Aldığımız duyumlar Seda'nın barajları geçemediği yönünde oldu. Burada önemli olan Seda'nın barajları geçmesi değildi. Önemli olan temsil edilmekti. Ben havuzda takımımı görmek istiyordum, takımım geçmişine sırtını dönercesine bırakın havuzu, sahalardan bile çıkıyordu. O nedenle Seda'da vücut bulan temsilimiz önemliydi. Başarı elbet gelir. Bir gün gelir. Lakin bu başarı nasıl gelir, buna değinmek lazım. Tamamıyla ayrı olarak değerlendirilebilecek bir konuya kısaca değinip işin özüne geleceğim. Acaba sokağa saçılan paraların ne kadarı yüzmede temsil edilmemize yardımcı olurdu? Mevcut durumda yüzücü fabrikası beklemiyoruz kimseden, Seda gibi örneğin 5 tane gencimizi müsabakalara hazırlamak, onlara sürekli bir eğitmen tahsis etmek, yıllık havuz kirasını ödemek (havuz kirası!!! mesajım anlayana), cebine de cüz'i bir miktar para koymak ne kadara mal olurdu acaba. Bu sene ucuza mal edilen 1 futbolcu parası eder miydi? Bu sadece Gökoğlu yönetimine değil, tüm yönetimlere mal edilecek bir husus değil mi sizce?

Neyse, elimizden gelen çabayı gösterdik Seda hakkında bilgi edinebilmek için, edinemedik. Yüzme federasyonunun internet sayfasında sonuçlar açıklansa da "sıfır çekenler" dahil herkesin adı geçerken bu kardeşimizin adının neden geçmediğini merak ettik. Kulübü arayalım dedik. Yüzme ile kim ilgileniyor, diye sorduğumuzda, aldığımız cevaplar hep olumsuzdu. "Valla ben bilmem, abi" veya "Bizde öyle bir branş yok." gibi yanıtlar aldık.
Sorduk, "İyi diyorsunuz da bizim kulüp adına Seda yarışıyor, şu anda İstanbul'da. Ona ne diyeceksiniz?".
Biz bilmiyoruz dediler. Sonunda bu işle ilgilenen birisine ulaştık ve sorumuzu ilettik. Bu arada yarışlar bitmişti. Aldığımız cevap, bu yazının kaynağıdır.
"Seda, Adana'daki barajları geçti. İstanbul'da yarışacak."
Allah'ın verdiği sabrı sonuna kadar kullanıp isyan etmeden sorduk: "Kızcağızın yarışmış olması lazım.?. " Alınan cevap şu şekildeydi:
"Bize öyle bir tebligat gelmedi, yarışlar ne zaman?"
Biz de "Tamam" deyip, kızın veya babasının telefonunu istedik. Yokmuş.

Daha fazla yazmanın anlamı yok. Bu kulüpteki yetkililerle girilen ne ilk ne de son diyalog. Bunların hepsi derlense, utanç verici bir kitap çıkar ortaya. Bu takımın taraftarı olmasam, alır katıla katıla gülerek okurum o kitabı.

Soruyorum, şimdi ben üzülmeyeyim mi?
Geçmişe yanmayayım mı?
Daha iyi bir yönetim istemeyeyim mi?
Taraftar olarak ben mi yok ettim geçmişimi?
Ben mi yönettim kulübü?

YAZIK DEĞİL Mİ?

Yorumlar

mustava dedi ki…
Biz kimiz, neyiz, neyin iddiasındayız, amacımız ne, ne halt yemeye bunları yapıyoruz?

Hiçbir şeyden haberi olmayan kalabalıkların arasında kalsak ya kardeşim. Öğrenmek için çabalamasak bazı şeyleri. Umursamasak, önemsemesek, "ulan eskiden Yenilmez Armada varmış" demesek, desek bile özlem duymasak. "Bize ne" deyip kahrolmasak.

Geçmişten bugüne Demirspor yönetimlerine ve yitip giden takımına sahip çıkmayan Adana halkına en derin sevgi ve saygılarımla...
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Bende merak ettim acaba Seda kardeşimizin durumu ne oldu diye ama ne yazık ki herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Sanki Seda İstanbula bile gidememiş gibi geliyor bana. Bilmem yanılıyormuyum.
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Seda'nın yüzme sonuçlarının akibetinden haberimiz olmasa da şuana kadar, bu yıl bizim lisanslı sporcumuz olduğu, Başkan Mehmet GÖKOĞLU'nun şöförü Süleyman beyin kızı olduğu bilgisine ulaştık, son durum itibariyle:-)))
Yüzme Federasyonu Başkanı'nın Adanalı ve Demirsporlu eski bir yüzücü olduğu bu dönemde, kurumsallaşmış bir kulüp olsaydık, bu yıldan itibaren yüzme ve sutopunda altın çağlarımıza geri dönmek için önemli adımlar atar ve temeli sağlam oluştururduk, oluşturmasına ama...
Adsız dedi ki…
Bir de; Seda'nın 1 yıldır havuzda doğru düzgün idman yapmadığını, evde kollarına pet şişeler bağlayarak kol çalışması yaptığını,tüm masraflarını ailesinin karşıladığını, üzerindeki eşofmanı bile "kendisi alsın" dendiğini bilseniz ne düşünürsünüz acaba ?

Dres
Semt Aşığı dedi ki…
Ne mutlu size;

1-Bizde sayısız yüzme başarıları sahibiyiz.hatrı sayılır milli sporcularımız varmış eskiden şimdi şube YOK!

2-Ben Basketbol genç takımı için birine ulaşıp nerde ne zaman oynayacak blogda yazacağım diye arıyorum.Telefon açılmıyor.Mailler e cevap verilmiyor.Basketbol bu ya...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...