Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
2008'den Beri...
Yorumlar
Zaten oyle bir yetenegi de yok.
Hicbir zaman hocalik benim hakkim,su futbolcularla,su taktik ile ben Demirspor'u hedefe gotururum demedigi gibi,gunumuz kosulunda bu kadar dengesizlik icinde benim basarili olmam mumkun degil,koseye SIKISINCA beni hoca yapiyorsunuz istemiyorum dememistir.
Fikir beyan etmedigi icin ,hep kacak gurestigi icin ,yonetimsel nedenlerin yaninda kendi bireysel nedenleriylede isi cok ama cok zor.