Ana içeriğe atla

Konuk Yazar...

Onur'un yazısına bir "sataşma" gelince, takipçilerimizden tepki de geldi: Murat "mirothekid" Ayman abimiz, aslında bizim derdimizi de özetleyen bir yazıyla katkı sundu; şöyle ki:

"“ iş güç göz göre devrimcilik putuna tapılıp bağımsızlık ve özgrlük dye diye mastürbasyon ve tatmin olma ,ADS düşmüş umrunuzda mı,peh bağımsızmış,HADİ ORADAN BEE !!!”

Bütününe baktığınızda anlamsız ve imla hatalarıyla dolu bu cümleyi parçalayıp düşününce ister istemez bir sürü anlam çıkarttım ve kendimi yazmaktan alıkoyamadım. Bu yorum, gayet “Onur”lu bir yazıya, Adanademirspor’lu bir arkadaşımız tarafından (ya da biz öyle sanıyoruz) yapılmıştır. “ADS’nin haline ve şu andaki çaresizliğine kahreden bir taraftarın, sinir halindeyken yaptığı bir yorum” deyip geçemedim...
Parçalara bölelim bu paragrafı;

“HADİ ORADAN BE !!!” kısmına girmek istemiyorum. Bence “Onur”lu arkadaşımız burada bir özürü hakediyor...
“göz göre göre devrimcilik putuna tapılıp” kısmına en son geleceğim...
“ADS düşmüş umrunuzda mı” kısmına az sonra...
“Bağımsızlık ve özgürlük diye diye mastürbasyon ve tatmin olma” kısmından başlayalım:

Adana Demirspor, başkalarını bilemem ama, benim için hiç bir zaman erişemediğim ideallerimin vücut bulduğu bir kurum olmadı. Hiç bir ADS’li için de öyle olduğunu sanmıyorum.

Önemli olan, neden ADS’li olduğumuz değil. ADS’nin ne olması gerektiği. Bizler, cinsel (!), ya da her ne türse, bir haz alalım diye ADS’nin bağımsızlığını ve özgürlüğünü istemiyoruz. İstiyoruz çünkü, doğru olan budur. Aksini savunmak mutlaka bir güç odağına hizmet etmek demektir. Burada yazı sahibi arkadaşımızın demek istediği şey de tam olarak budur. Bağımsızlık ve özgürlük herkesin kafasına göre takıldığı bir sistemi idealize etmez. Klasik örnektir ancak şeklen Monarşi ile yönetilen İngiltere, güya Cumhuriyetle yönetilen, bizden daha bağımsız ve özgür (demokratik) bir ülkedir.

Bağımsızlık ve özgürlük herkesin inisiyatif koyabilmesi demektir. Bu, şimdiki gibi sadece bir kliğin inisiyatifini kullandığı bir sistemden daha sağlıklıdır. ADS’nin herhangi bir yönetimi, benden (ya da başka bir taraftardan) daha fazla mı ADS’lidir. Öyle olduğunu kimse iddia edemez. Öyle olmadığı apaçık ortada iken, neden benim bu takımın idaresinde inisiyatifim kullanılamıyor. ADS, bütün sahiplerine ait fikir, proje ve yönetim politikalarının, akılcı bir yöntemle sisteme dahil edileceği bir biçimde yaşamını sürdürmelidir. Bu biçimiyle asla!

“ADS düşmüş umrunuzda mı” dediniz mi bam telime basarsınız...
ADS hapşırırsa biz nezle oluruz...

Bu takım bırakın 3. lige düşmeyi, bırakın Türkiye Şampiyonu olmayı, benim gönlümde Avrupa Şampiyonu olacak bir takımdır. Bu hedefi olmayan, bunun için çalışmayan, bunu başaramayan her yönetim başarısızdır. Ulaşılamayacak bir hedef değildir bu. Aksine kimse beni inandıramaz.

“göz göre göre devrimcilik putuna tapılıp”
Bu kısım, yorum sahibi arkadaşın siyasi görüşleri nedeniyle yapılmış olmalı diye düşünüyorum. Gayri ihtiyari çıkmış olma olasılığı da var tabii... Her ne sebeple yapılmış olursa olsun bence akıl dışı ve sağlıksız bir bakışı gösteriyor...

Her ADS’linin siyaseti tektir/olmalıdır: Adana Demirspor’un başarısı.
Bu başarıyı sağlamak için devrimci olmak gerekiyorsa hepimiz devrimci olmalıyız (ki bence mevcut düzende gerekiyor). Ben burada bir yanlışlık göremiyorum. Yorum sahibi arkadaşın, devrimcilikle ilgili biraz lugat taramasını tavsiye ediyorum...

Velhasıl son olarak söylemek istediğim şey şudur: Adana Demirspor’un kaderi, her bakımdan Adana’nın kaderiyle aynıdır. Bu kaderi değiştirdiğinizde, her şeyi değiştirmiş olursunuz.

Michelangelo, Davud heykelini nasıl bu kadar muhteşem yaptığına dair sorular soran insanlara, “ben bir şey yapmadım, heykel zaten taşın içindeydi ben sadece fazlalıklarını attım” demiş. Bizim de Adana’nın fazlalıklarını atma zamanımız çoktan geldi."

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Çok teşekkür ederim.
mustava dedi ki…
Çeşitli taraflardan, bel altından, ilgili-ilgisiz eleştiriler gelecektir. Dediklerimiz doğruysa, kişisel çıkar gözetmiyorsa, davamızda haklıysak ne gam...

Demirspor hakkında; devrim, değişim, dönüşüm, metamorfoz, devinim her ne olacaksa olsun, bugünden daha hayırlı olacağı kesin !

Onur ve Mirothekid, elinize kaleminize sağlık.
Semt Aşığı dedi ki…
Adsın yorum yapan arkadaşın siyasi görüşüne dem vurmuşsunuz ama eminim tek felsefesi var;

"Ne komünizm,Ne Faşizim.Yaşasın Erotizm!" :)
Adsız dedi ki…
"Bu takım bırakın 3. lige düşmeyi, bırakın Türkiye Şampiyonu olmayı, benim gönlümde Avrupa Şampiyonu olacak bir takımdır. Bu hedefi olmayan, bunun için çalışmayan, bunu başaramayan her yönetim başarısızdır. Ulaşılamayacak bir hedef değildir bu. Aksine kimse beni inandıramaz"

Bu cumle ile benimde hislerime tercuman olmussun Murat.

Sagol.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir