Ana içeriğe atla

Bir maç...


Derbilerden bahseden bir sürü yazı var futbol bloglarında. Hepsini okuyup kesip biçip bir şeyler yapılabilir. Bizim blogumuzda çoğunlukla Adana Demirspor yazılıp çizilir.[Çizimler paint'le yapılır ayrıca:)] Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum.


Türkiye'de halkın futbol hissiyatının yavaştan yavaştan, inceden inceye değiştirilme çalışmaları güzel güzel devam ediyo hala. Özellikle medya iki kutuplu süper lig yaratma rolünü iyice üstlenmişti. Sonra ne oldu ? Aradan yine bu iki takıma rakip olan takım biraz ses çıkartır gibi oldu ama onlar için zararsız bir eylemdi. Ancak Sivas geçen sene tüm hesapları altsüt etti. Şampiyon olan takımdan sonra en çok puan alan üç takımdan biri oldu. Hesap fazla şaşmamıştı aslında. Yine birinci-ikinci kombinasyonu tutuyodu. Bu sene biraz farklı oldu tablo.


İlk dörtte üç adet takım var anadoludan şu an. Lig sonuna kadar böyle olur mu ? Büyük ihtimal bu konjoktürde de zor bir hal. Ama yine de bu haftaki maçın önemi herşeye rağmen en önemli yerini kaybetmiyor. Ülkede veya dünyada ne olursa olsun yarın bütün Türkiye bu maça kilitlenecek. Bence de çok önemli bir futbol olayı bu ama ne kadar değerli benim için tartışılır. Yani benim gibi mücadelesi farklı bir platformda olan biri için ne kadar değerli ? Mesela Bank Asyada şampiyon olmak isteyen bir takım taraftarı için güzel futbol ve iyi mücadele izleme imkanı dışında nedir ki anlamı ? Bir Adana Demirspor'lu için nedir anlamı ? İşte bu yazıyı yazamamın amacı da bu.


Bizden beklenen değişik bir şey. Şöyle ki ; Bize hangi takımı tutuğumuz sorulduğunda ve cevaplarını aldıklarında ardından şu soruları sorarlar ; "Başka hangi takımı tutuyosun?" yada "İstanbul'dan hangisini tutuyosun?" Bu soruyu hak eden hangi davranışı yaptığımı sorunca da şaşırıyorlar.


Doğal şaşırmaları ama lütfen artık şaşırmasınlar. Lütfen artık bir anadolu takımının taraftar güruhu sırtını İstanbul'a dayamasın. Yeter artık taraftar grupları sadece kardeş yada arkadaş olsun, işbirliği yapmasın. Takımlar birbirlerine kıyak geçmesin, birbirlerini kollamasın yeşil sahalarda. Teşvik primleri İstanbul takımlarından gelince anadolu takımları kabul etmesin. Şu olaylar biraz durulsun, bitmeyeceğini biliyoruz çünkü... Söylediklerim anlaşılmıyor böyle belki ben noktayı şöyle koyayım;


"Efsaneler Anadolu'dan çıkar, İstanbul'dan çıksa çıksa bizans çıkar."


[Bizans derken herkes anlıyo dimi? Semt aşığımız alınmasın ;)]
-foto King Santillana'da-

Yorumlar

Semt Aşığı dedi ki…
Bu konu hakkında çok uzun konuşurum.
Bu bizans mevzusuna artık ben bütün taraftarların takıldığı sitelere girmiyorum.
Anti-Bizans denilen hadise aslında rakibe terbiyesizlik yaparsak (Tarzım değil) "3 büzüklerdir" bu bizans lafına alınmamda,doğru kullanılsa daha güzel olur zaten biz Anadolu takımıyız.Hemde en batıdaki Anadolu takımı.
Bir Karşıyakalı'nın senin yazdığın yazıya benzer bi yazısı vadı.O biraz daha hikayeleştirmişdi olayı.
Hatırladım kadarıyla;
-Hangi takımı tutuyorsun?
-Karşıyaka
-Başka?
-Ne başkası amca?
-İstanbuldan,3 büyüklerden?
-Hee amca sen Vefa,Anadolu Üsküdar,Beykoz dan hangisini tutuyosun diye soruyosun.

Başka takımı tutmaya hakkımız yok?Gazete alsak Pazartesi 1 sayfa diğer günler yarım.

Çok doluyum bu konuda.yaşadığım olayları yazsam...
serdanka dedi ki…
Yaz be abi. İşte bunlar anlatır halimizi. Yaz bari biz bilelim onlar anlamasa da, bilmese de ...
ADE dedi ki…
Bence de çok önemli bir futbol olayı bu ama ne kadar değerli benim için tartışılır. Yani benim gibi mücadelesi farklı bir platformda olan biri için ne kadar değerli ?

Yazıda ki ana fikre katılıyorum. Her yerden takım tutulabilir, illa 3 büyük diye bir kıstasa ben de karşıyım ama yukardaki satıra takıldım..

Taraftarlıgımızın yanında futbolseverligimiz de yok mu ? Kendi adıma konusursam var. Dolayısıyla GS-FB derbiside futbolsever olarak benim icin cok önemli. Inter-Milan, Chelsea-ManU, Madrid-Barca..vs. Taraftar gözüyle bunların Demirspor'a katkısı olmadığı gerçek ama futbolsever olarak benim için değerli futbol olaylarıdır..

Yanlış anlaşılma olmasın, bir eleştiri yok burda. Sadece kendi düsüncemi söylemek istedim..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...