Sıkça sorulan sorulardan bir tanesidir;''Abi,bu canların(Adana'daki mavi halk otobüsü) önünde yazan K.Hane neresi?'' Bilmeyen herkes kerhane cevabını beklerken duydukları cevap şaşırtır; ''Kiremithane''. Zamanında oralarda kiremit yapıldığı için bu isim verilmiş.Ama evlerin bir tanesinde bile kiremit çatı yoktur.Daracık sokaklar kenarına sağlı sollu dizilmiş birbirine bitişik,1,2 ya da 3 katlı müstakil ve damlı,damlarında mutlaka bir asmanın bulunduğu evler...Yazın bu damlarda uyunur,başka türlü çok sıcaktır,hiç çekilmez.Asmanın altında oturulur,soğuk soğuk yenen karpuzlar ve ardından yudumlanan çaylar...Sık duyarsınız ''azcık sağa,yok yok sola''diye anten ayarlamaya çalışan baba oğullar.Buralarda doğmak,büyümek birçoğuna itici gelir.Ama buralarda çocuk olmak gerçekten başkadır.Doya doya yaşarsınız çocukluğunuzu.Gulle zamanı gelir,derken bütün çocuklar sokaklarda deli gibi gulle oynar,ardından çivi zamanı,fırıldak zamanı,tapa zamanı,kasnaklı zamanı derken bir sene döngüsü tamamlanır.Damlarda herkesin kendi kasnaklısını en yüksekte,en uzakta uçurma havası da bir başkadır.Bisiklet herkeste yoktur;ama olanlar bir araya gelir ve başka mahalleleri gezmeye gider.Diğer mahalle çocukları ise neden bizim mahalleyi geziyorlar diye burunlarından solumaktadırlar.Başka mahalleler diyince yapılan mahalle maçlarının zevki ise apayrıdır.Daracık sokaklarda maalesef pek tat alınamamaktadır yapılan maçlardan.Çünkü mutlaka mahallede cazgır bir dede ya da nene ya gürültüden ya bahçesine top düşüyor ağaçlar çiçek döküyor diye şikayetçi olur,topu eline geçirdiği ilk fırsatta keser.Şimdiki gibi Aytaç Emmi'nin eseri olan parkımsı yerler de yoktur;tren hattının yanındaki boş saha bulunmaz bir nimettir.Orada yapılan maçların iddiası ve zevki hiçbir yerde yoktur,yaşayanlar bilir.O zamanlar kames toplar meşhur,5 kat kames dediğimiz zaman herkesin ağzı ayrılırdı.Futbol topuna sahip olmak ise çok çok uzak şeylerdi.
Bayramlara ne demelisiniz,o gün toplanan şekerler,toplanan harçlıklar...Parayı alan doğru ya tablacıya gider ya da bakkala.Tabi ki torpil,kızkovalayan,füze ya da tapalı(mantarlı silah) almaya.
Her sokakta mutlaka koca koca erikleri,sapsarı yenidünyaları olan bir ev olur.Herkes az ya da çok oradan bir şeyler aşırırdı.Sanki hayatımızda hiç erik ya da yenidünya yememişiz gibi görgüsüzce yerdik.
Sokakta oynarken ya şalgamcı geçerdi ya da bici bicici.Kısa bir süre beklerdi tablacı,o sırada herkes evden ailesinden alabildiği kadar para alıp gelir ve hep beraber içilir,yenirdi.
Tabi ki denizi olmayan şehrin kanallarında yüzenleri de unutmamak lazım.Hep birlikte toplanılır,kanallara gidilir ve yüzülürdü.
Her sokakta bir evin duvarında bir türlü doğrusunu göremediğim ''eskimo bulunur'' diye yazıp,o zamanlar pis olduğuna oryante olamadığımız eskimocu teyzeye ne demeli? :) Bir de hep nedense fabrika eskimosu bulunur.
Akşama kadar doya doya oynanır,arada kavgalar edilir,akşam da anneler ya da babalar cağırıncaya kadar gidilmezdi.Elimiz toz kir içinde,mutlaka hepimiz bir azar işitirdik.Hele bir de komşudan şikayet geldiyse ki vay haline :)
Böyle oyunlar oynanırken Demirsporluluğun da temelleri atılırdı.Sokakta mutlaka bir Demirsporlu amca,abi bulunurdu ve kendisine yakın gördüklerini maça götürürdü.Zamanla diğer çocuklar da kendi başlarına bir şekilde gider ve Demiryolculuk oyununu öğrenir,yavaşca onu hayat felsefesi haline getirirdi.Tayfacılık başlardı,sonra hep birlikte maçlara gidilirdi.Böylece asla sarsılmayacak dostlukların temeli atılmış olurdu.
Kendimi çok şanslı hissediyorum;çünkü bu varoşlarda büyüdüm.Ama her şeyin bir sonu var derler ya,bunun da oldu işte.Hem çocukluktan çıktık hem de kiremithaneden uzaklaştık.Artık üzerinde K.hane yazan otobüsler yok,''sarıçam,tahsilli,kiremithane ptt evleri''diye avazı çıktığı kadar bağıran dolmuş,otobüs muavinleri yok...Artık uzaklarda bir bina yığınından oluşan bir apartman var.Bayram günü kapımızı çalıp şeker toplayanlar bile yok.Ne torpil sesleri,ne de anten borularından ve kızkovalayandan torpil yapmaya çalışan çocuklar...Hepsinin yerini parasını toplayınca internet kafelere koşup harcayan çocuklar almış.Yakınıyorum;ama aslında çocukluk eskisi gibi olamıyor.Şimdi bir şey olur korkusuyla çocuklar evden dışarı gönderilmiyor ve oyuncaklarla baş başa bırakılıyor,oyuncaklar arkadaş benimsetiliyor.Ama gittim gördüm ki hala çocukluk bir başka Kiremithanede.
İyi ki varsın diyorum Demirspor.İyi ki varsın Kiremithane,iyi ki varsın Sepici...
Kiremithane,Demirsporludur!
Halkın takımı Adana Demirspor...
Yorumlar
Bide bişey sormak istiyorum gulle, çivi,fırıldak ,tapa zamanı,kasnaklı (Bunların adı burda başka tabii) gibi oyunların sezonlarını açıp kapatan kimdi ve neye göre açıp kapatırdı?
Adana yolculukları ikimize de aynı şeyleri hissettirmiş Togepy; büyüdüğümüzü yani!
Kiremithaneli olmak, şeref onur gururdur. Kiremithane, Topel'i döver; İtimat'a beş çeker; orası da biline...
bu zamanlar spontan başlardı.Kendiliğinden bir süreç olrudu.
Genelde güz geldiği zaman,yazın sonlarına doğru kasnaklı(ucurtma) yapma merakı sarardı insanları.
kışın gulle çok oynanırdı.
fırıldak ise ne zaman bakkalda satılır o zaman oynanırdı.senede bir ya da iki defa olurdu,öyle her zaman olmazdı.
kanal mevsimi yazın olurdu zaten.
mahalle macları,bisiklet turları her zaman olurdu.
çivi ve tapa(gazoz kapakları) onların da mevsimini tam hatırlamıyorum;ama cocuklar arasında bir moda olurdu,kendiliğinden delişirdi her şey.
---
kiremithane,topel'i döver;çok beğendim bunu :) bu arada okula 7 yıl itimat ile gittim
neye göre değiştirirdiniz sezonu :)
Kiremithane, PTT; Demirsporludur! :)
kebabkolik...
"Gençler, Timur geldi mi Timur?" diye bağırıyor...
Adana'da, hiç tanımadığımız bir adam. Dolmuşun içinde tuhaf tuhaf suratlarla bakan Kiremithane yolcuları.
"Geldi, geldi, eve geçti şimdi" diye cevaplıyorum şaşkın vaziyette.
Kapısını kapatıyor, dolmuş yola devam ediyor...
Timur, Kiremithanelidir
Kiremithane, Demirsporludur
Ellerine sağlık Timur kardeşim, enfes bir yazı, gözlerim doldu okurken...
ellerine saglik, guzel bir yolculuktu gecmise...