Ana içeriğe atla

Ankara Demirspor:1 - Başesgioğlu:2

Pazar günü, Cebeci'de oynanan Ankara Demirspor - Kastamonuspor maçındaydık. Sağolsun, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu bizi yalnız bırakmadı, protokol tribünündeki yerini aldı. TFF 3.Lig'i ilgiyle takip ettiği gözlerinden okunan bakanımız, bilindiği üzere Ankara'daki hiçbir maçı kaçırmıyor, bu Pazar da spordan sorumlu bakan olduğu için orada bulunuyordu, konunun Kastamonuspor'la ve Murat Başesgioğlu'nun Kastamonulu oluşuyla hiçbir alakası yok. Hele konunun, Murat'ın oğlu Hakan Başesgioğlu'nun Kastamonuspor yönetiminde oluşuyla hiç hiç alakası yok. Çok art niyetlisiniz sayın okur, sezon başında İlhan Cavcav'ın neredeyse yok pahasına, Gençlerbirliği'nin altyapısının önemli bir kısmını Kastamonuspor'a vermesinin de bakanımızla hiçbir alakası yoktu, orada da komplo teorileri kurup duruyordunuz...

Maçın hakemi Yusuf Yılmaz da katiyen bakanın tribünde oluşundan etkilenmedi sayın okur. Yusuf Yılmaz, Ankara Demirspor'a gösterdiği her iki kırmızı kartta da yerden göğe kadar haklıydı, oradaydık gördüm diyorum. Durum 1-0 Kastamonu lehineyken bir kırmızı kartla Demirspor'un oyundan ta en başında düşmesini sağlamak gibi bir amacı katiyen yoktu. Kaldı ki 2-0 Kastamonu öndeyken skor 2-1'e gelince bir haklı kırmızı kartın daha çıkması normaldi...

Cebeci İnönü Stadını bilenler için söylüyorum, Sayın Bakanımıza yakın kulvarda oynayan yan hakemimizin (Ya Çağdaş Çallıoğlu ya da Muhammet Çekin) verdiği kararların neredeyse %90'ının Demirspor aleyhine oluşu da tam bir yalandır ayrıca sayın okur, hala kötü niyetlisiniz...

Haksız olan bizdik sayın okur,

"Tüm Demirsporları seviyorum" diyerek oraya giden biz Ankara Tayfası haksızdık. Ankara Demirspor yönetiminin bir hatası sonucunda stadın en soğuk tribününde yer almak zorunda kalan Çin-Çin'den, Yenidoğan'dan gelmiş, mavi-lacivert bayrağa sarınıp ısınmaya çalışan ilkokul çağındaki çocuklar haksızdı. Maçı 2-1'e getirip 9 kişi yüklenirken, tellere ellerini yapıştırmış "Yavrum, yavrularım hadi bir gol daha. Allahım, Yüce Allahım çocuklarıma bir gol daha ver!" diye dua eden o yaşlı teyze haksızdı. Canla, başla, tüm ruhunu ortaya koyup formasının hakkını her damla terinde verip; hem hakeme, hem bakana karşı oynamak durumunda bırakılan ama pes etmeyen, direnen; maç bitiminde, hırstan, üzüntüden yere yığılan Ankara Demirsporlu futbolcular haksızdı...

Alayınız haklısınız, biz haksızız ulan!

Yorumlar

Semt Aşığı dedi ki…
buca maçından önceki tesislere giden taraftarın videosunu şimdi kapadım bunları okudum.Üstündeki formayı gösterip "Bu formanın hakkını verin ne kupa istiyoruz ne şampiyonluk." diodu Göksel abiydi dimi o?
Nerde ne kadar siyasetçi varsa haklıdır.
serdanka dedi ki…
Hepsi haklı olm! Alayı haklı! Biz haksızız! Allah neyi hak ediyosa hepsini onlara versin! Biz sadece hakkımızı isityoruz sadece hakkımızı! Çok şey istiyoruz dimi?

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...