Hadi bakalım çocuk gülümse yeniden yoldasın!
Aklına gelenleri kâğıda dökme zamanı geldi!
Yürekli alkışlarını patlatma zamanı geldi tatlı yüzlü sert çocuk!
Sadece umarsız ufak bir gülümseme vardı herkesin yüzünde. Normal zamanlarda tahammül edemeyeceğimiz her şeyin şimdi bize pamuk şekeri gibi gelmesi garipti... Garip ama bir o kadar da tatlı bir hevesti bizimkisi, var olanı var edenden dolayı sevmeye benziyordu. Bu sözün özünü belirten yüce şahsiyet umarım alınmamıştır belirtiş tarzımdan dolayı bana ama böyleyim ben seviyorum cümlesini milletimin ve öpüyorum yüreklerinin en temiz yerlerini. Yolda sevimli bir taraf aradım ben daima. Hep güzel sözcüklerle bezemek istedim cümlelerimi yola dair olan ve hep ağlatmak istedim herkesi yola çıkma düşüncesine sahip olan. Asıl derdim acaba bu mu? Asıl derdim bir gazete manşeti gibi atılıp bırakılmak mı? Yoksa hep hatırlanmak mı istiyorum… Bilmiyorum. Ben en son halimi bile hatırlamazken kim beni hatırlamak ister ki? Bu soruya bile cevap veremezken ne yapmalıyım hiç bilmiyorum…Şimdi yanağım bir otobüs camı soğukluğuna hasretken ve gözlerim rahat bir uyku ararken, ben neden hala rahatsızım? Dayasam yanağımı cama ve uyusam öylece çok mu zor? Değil aslında ama galiba benim hoşuma gitmeyen asıl bu… “Kolay Yolları” hiç sevmiyorum. Zaten kolay yolların adamı olamadık(m) hiç. İsmimden belli, üç kelimelik ismimden soyadımdan bile iki sim çıkar al sana dört isim daha ne! “Ne derdin var?” diye sorarlar adama, “Al işte dört ismin var! Tepe tepe kullan da arıza çıkarma! Otur oturduğun yerde!”
Yorumlar