Ana içeriğe atla

Bizim mücadelemiz 1

Bizim mücadelemiz nedir? Bunun aslı nedir? Ben bunları anlatmak için yazıyorum...

Bu blog'u sürekli takip eden arkadaşlar anlattıklarımı çok iyi anlayacak
hatta "Bunu bende hissediyorum!" bile diyecekler eminim...
Ben bu yazıyı bizi anlamayanlara, anlamaya çalışmayanlara yazıyorum...

1.Ben bu takımı neden seviyorum!!!

Ben bu takımı şampiyon olsun diye sevimiyorum!!! Öyle olsaydı her sene şampiyon bir takım bulur onu tutardım!!!
Çok klişe bir başlangıç oldu değil mi? Aslında hiçte öyle değil. Her sene adı "Süper Lig" olan ligde oynayan takımların yönetimlerini ve taraftarlarını izliyoruz.
Hepsiyle ilgili ufak tefek yargılarımız var. Aşağı yukarı hepsinin birden fazla "dost takımı" birden fazla "kardeşi" var.

Nerdeyse hepsinin birer istanbul takımı hamisi var. Hatta bazılarının durumu içler acısı!!!

Peki neden bizim hiç dostumuz yok!!! Neden şimşeğin şimşekten başka dostu yok! Gönül bağımız olan takımlar vardır.

Hatta bazıları ile çok iyiyizdir. Ama bir yere kadar. Bazıları gibi başka takımın cinsel evrimini tamamlamamış erkek müsvettesi
taraftarları için satır sallamayız. Sahamızı kapatacaksak kendi takımımız için kapatırız. Farklı cinsel tercihi olan takımlar için değil!!!
Bu takımı tek olduğu için seviyorum!!! Aşkın en karşılıksız hali olduğu için seviyorum!!! Ve en anlatılmaz anları sadece onla geçirebileceğimi
bildiğim bir sevgili gibi, beni hiç aldatmayan ama en kötü günümde beni daha da kötü yaptığını bildiğim bir sevgili gibi... Yani makber gibi
çok seviyorum seni...

2.Ben en iyi olduğumu nerden biliyorum!!!

Ben en iyi olduğumu kimseden öğrenmedim!!! Hatta tarih kitaplarında bile yer almayan bir lakabı, yine bu topraklara paradan başka
hiçbir nedenden dolayı gelmemiş adamlar tarafından verilmiş bir takımdan da öğrenmedim!!! Bana kimse bu payeyi vermedi!!!
Bana sadece "Cenup Yıldızı" dediler bunu öğrendim ama biliyordum bu lafın anlaşılamayacağını hasetle işleyen yüreklerde!!! O yüzden ben en iyi olduğumu biliyorum!!! O yüzden biz en iyi olduğumuzu biliyoruz!!! Başka gözlere gösterecek çok yüzü olan bize gösterecek sadece ceplerinin ters yüzü olan adamlar yanında lütfen ama lütfen bu tartışma bile saçma...

Devam edecek…

Yorumlar

Adsız dedi ki…
En kötü günümün,
depresyonumun,
"aldırma şimşek aldırma"mın,
"tam on yıl oldu"mun,
"herkes gülüyor"umun,
müsebbibi..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...