Ana içeriğe atla

Sivas...Sivasspor...Madımak...

Bugün 2 Temmuz. Madımak Katliamı'nın üzerinden 15 yıl geçmiş.

Hasret Gültekin çalıyor, canım acıyor...

Gazetelerde, internet sitelerinde, alanlarda tepkiler veriliyor. Unutmamaya ve unutturmamaya yönelik, elinden geleni yapıyor insanlar. Konumuz bu değil. Konumuz, siyasi yelpazenin solunda yer alan insanların, 2 Temmuz'da anma-gösteri-protesto yapmaları değil. Konumuz, 1993 2 Temmuz'unun siyasetlerüstü bir biçimde kınanması ve katliam olarak kabul edilmesi. Konumuz, din-dil-ırk-sınıf hangi bahaneyle olursa olsun, diri diri insan yakmanın, insanlık suçu sayılması. Suçluların "insanlık suçu" işlemenin hakettiği cezalarla cezalandırılması. Ve bunun ardından, insanlık barışı için çaba harcanması. Sorunların üzerini örterek değil, açarak, tartışarak çözülmesi ve barışın yeniden örülmesi. Konumuz, bu.

"Dünyanın ilk sömürgeci devletlerinden olan İspanya'nın, Hitler döneminde Yahudileri katleden Almanya'ya karşı kazandığı Avrupa Kupası'nda, bir önceki turda Kafkas Türkleri'ni göz kırpmadan yokeden Rusya'yı yenmiş oluşuyla, Avrupa'nın doğusunda uzun yıllar "Barbar" lakabıyla anılmasında illa ki bir mana olması icabeden Türkiye'nin Almanya'ya elenmeden evvel Balkanlarda hiç de sütten çıkmış ak kaşık olmayan Hırvatistan'ı elemesi; velev ki Hırvatistan'ın da emperyalizmin paşababası İngiltere'yi ağlatması..." desem bir çırpıda, midem bulanıyor. Geçmişin insanlarının yaptıkları kıyımların yükünü sırtımda taşımak istemiyorum ben. Yeni bir insanlığın oluşabileceğine inanıyorum. Birbirinin içine girmiş insanlık dışı sarmalların boğuculuğundan kurtulmak istiyorum. Barış istiyorum. Üzerini örtmeden, yok saymadan...

Ben, Sivasspor'da da belki benim gibi düşünenler vardır diye umut etmiştim. Bu yıl, daha önce hiç olmadığı kadar gözönünde Sivasspor. Barış ve insanlık için önemli bir kaynağa işaret ediyor bu durum. Dışında kalmak, tarafsızmış gibi görünmek, yok saymak yerine bu sene 2 Temmuz'da Sivasspor belki bir şey yapar diye düşünmüştüm. Şu saat olup da bu postu yayınlamaya karar verene dek kaybetmedim umudumu. Haber sitelerinden, televizyondan, Sivasspor'un kendi forumlarında takip ettim. Tek bir eylem, tek bir açıklama olmadı...

Oysa bugün Sivas'ta bir futbol maçı oynanabilirdi. "Barış ve Kardeşlik Turnuvası" düzenlenebilirdi. Şehrin Alevi ve Sünni kesimlerinin beraber desteklediği Sivasspor, bunlara öncülük edebilirdi. Acıya saygı duyarak, yok saymayarak, bir futbol kulübü, "bir futbol kulübünün yapabileceğini" yapabilirdi. Madımak'ın müzeye dönüştürülmesi için ortada bir kampanya var, hiç değilse bu desteklenebilirdi. Hadi onu da geçtim, bir tanecik olsun açıklama yapılabilirdi...Olmadı...

Uzun yıllar önce, beyaz gür sakallı ve iyi niyetli bir adam, aslında dinleri ve ırkları ve sınıfları ortadan kaldırırsak öğleden sonraları balık tutabileceğimizi söylemişti...

Tek bir itirazım var; "Balık tutmak nedir yahu? Top oynayalım..."

Hasret Gültekin çalıyor...canım acıyor...

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Geçen gün Kanal-D haberde izledim. Arjantin'de bir futbol maçı. İki sembolik takım yaratılmış. Halkspor ve Cuntaspor. Maç 1-0 Halkspor'un üstünlüğü ile sona eriyor. İnsanlar gözyaşları içinde cunta yönetiminin yol açtığı faili meçhul, aleni cinayetleri, yasakları, hapisleri, işkenceleri anıyorlar, unutmuyorlar, unutturmuyorlar. Gözlerim doldu birden. Kendi kendime Onur neden duygulanıyorsun dedim ve cevabı hazırdı, işin içinde insan varsa ve acı varsa, üstelik de bir futbol maçı ile sembolik olarak anılar tazeleniyor, olaylar unutturulmuyorsa, ardından da dönüp Türkiye'me baktığımda aynı anlayışı bulamıyorsak duygulanmamak mümkün müdür?
vertumnus dedi ki…
Onur, harika bir yere değinmişsin. Haberi ben de takip etmiştim. İzleyemeyenler için buraya da veriyorum linkleri, tıklayarak ulaşılabilir...

Bu Kanal-D'nin haberi:

http://www.kanald.com.tr/haber/haberdetay.aspx?haberid=11217&catid=33

Bu da argentina.indymedia.org 'da fotoğraflar:

http://argentina.indymedia.org/news/2008/06/611624.php
Adsız dedi ki…
Eldeki insan malzemesi meselesi..
İnsan yakabilen, yakan zihniyeti iktidara taşıyabilen bir malzeme..
Şu gözaltıları, tutuklamaları hayretle izliyorum..Kim ki AKP karşıtıysa gece yarıları kapıları kırılarak içeri alınıyor..Türk polis teşkilatı ve basının çoğu "F tipi" malzemeden oluşuyor..
Sivas katliamının 15. yılında benim memleketim faşizm'e doğru yol alıyor; % 47 faşizmi..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir