Ana içeriğe atla

Kanal-A'nın kongre haberi

Medya'nın tarafsız bir şekilde haber vermediği hepimizin malumu; okuduğumuz bir çok habere inanmıyoruz. Gazeteler bile muhabirlik başarısı ile değil, köşe yazarlarının etkisi ile satıyor. Haberlerden ziyade yorumlar dikkate alınıyor. Hele ki yerel medyada bu işler iyice "kör gözüne parmağım" şeklinde yürüyor. Muhabirlik ve gazete-televizyon yönetimi, güç sahiplerinin lütfundan yararlanmak için takla atmakla eş değer hale geliyor.

Bunun teknik ismi, "gündem oluşturmak". Televizyonunla ve gazetenle kamuoyunu yönlendirirsin, bilgileri çarpıtırsın ve süreci etkilersin. İşte bunun en net örneği, Kanal-A'nın kongre haberine bakın:

"Konuşmalarda ilk olarak eski yöneticilerden Edip Gülnar kürsüye çıktı. Başkan Aytaç Durak'a edilen küfürleri kınayan Gülnar, Mustafa Tuncel yönetimine yönelik "Durak hariç kimse siyaset yapamaz" ifadesinden sonra ortam gerildi. Başkan Mustafa Tuncel'de konuşmaya itiraz edince salona alınan taraftarlar ayaklandı. Tuncel'e yönelik yapılan küfürlerin devamında bir taraftar Başkan Tuncel'e doğru hamle yapınca olayların fitili çekilmiş oldu. Saldırgan etkisiz hale getirilirken, emniyet olayları güçlükle önledi. Aynı zamanda divan başkanı Abdullah Akat, yaptığı açıklamada, kongrenin süresiz bir şekilde ertelendiği belirtti."
(http://www.kanal-a.com.tr/?mod=haber&id=10697)

(Her şeyden önce, "Tuncel'de değil Tuncel de" denmeliydi; geçtik artık bu dilbilgisi hatasını, fikir bilgisine gelelim: )

Başkan Tuncel, konuşmaya "itiraz etmedi" sevgili Ergun Kara, Tuncel KÜFRETTİ! Demirspor'un başkanı, canlı yayında kalitesini ortaya koydu. Haber eksik-hatta kasıtlı bir şekilde yanlış! "Bir taraftar, Tuncel'e saldırdı ve kongre iptal oldu." Bu mudur herşeyin özeti?

Tebrikler Kanal-A, Tebrikler "bağımsız" haberin öncüsü... Siz sadece gerçeklerden bağımsızsınız.

Demirspor'un başarısızlığından çıkar sağlayan zihniyetle birlikte sizin saltanatınız da sona erecek, merak etmeyin!

Yorumlar

Metin dedi ki…
eğer Mustafa Tuncel küfür etmeseydi kongre çok daha farklı geçebilirdi. Cahil insandan başkan olursa olacağı budur...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...