Ana içeriğe atla

Derneğin kararı...

Kongre ile ilgili derneğin aldığı kararı nasıl yorumlamak gerekiyor? Geriye doğru atılmış bir adım mı yoksa yerli yerinde bir manevra mı?

Şimşekler Grubu, yıl boyunca eşine az rastlanır bir sebat ve olgunluk göstererek, sadece takımın desteklemeye odaklandı. Antremanlara gitti, deplasmanlara gitti, edilen küfürlere aldırış göstermedi, tahriklere kapılmadı, şaibeleri duymamazlıktan geldi, yani yıllardır yaptığı işi -taraftarlığın iyi günde değil kötü günde belli olacağını- bu yıl bir kez daha, daha net bir şekilde eşe dosta gösterdi.

Sezon bitti; önceki yılın bir kopyası yaşandı ve suçlular aynı zamanda güçlü oldukları için, şımarık çocuk edasıyla-yavuz hırsız edasıyla, hedef saptırdı; bütün sorumluluğu taraftarın üzerine attı.

Taraftar ise, "artık yeter" dedi; kavgaysa kavga, çirkeflikse çirkeflik, oyunu kuralına göre oynamanın vaktiydi çünkü. Son iki yıl göz göre göre yapılan yanlışlar, yaşlı futbolculara ödenen inanılmaz paralar, dost takımlar söylemiyle birilerine verilen puanlar, yönetimin umarsızlığı, futbolcunun şımarıklığı... Bu sürecin suçsuz tek tarafı olan taraftarın artık söyleyecek sözü vardı; işler eskisi gibi gitmemeliydi.

ve camianın asıl sahipleri söz aldılar. Tabii ki onların sözüne tahammülü olmayanlar, kuru gürültüye başladı ve süreci kendileri belirledi.

Şimşekler Grubu, tribünde gösterdiği gücü, tribün kültürüne dair azmi bu kez süreci etkilemek için kullandı. Memleket futbolunda az rastlanır bir "isyan"dı bu.

Ama ne yazık ki Adana medyası bu harekete destek vermedi. Destek beklenen muhalif isimler cesur adımları atamadı. Çünkü imparator Aytaç Durak, parmağını aşağı doğru çevirmişti. Dernek, "kaplanların" önünde bir başına bırakıldı; piyon gladyöterler dört bir yandan saldırdı.

Bu mücadelede taraftarı yalnız bırakanlar, gücün-paranın-iktidarın tarafında yer almayı tercih etti ya da aman bana bulaşmasınlar diye sessiz kaldı.

Şimdi atılmış bu adım, bir geriye gidiş gibi görülebilir ancak konuya detaylıca baktığımızda, Gramsci'nin tabiriyle bir mevzii savaşında yapılmış önemli bir hamledir.

Bundan sonra gücün-paranın-ikitadırn yanında olanlar biliyorlar ki, güçlenen bu mevziiyle mücadele etmek eskisi kadar kolay olmayacak.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
adem atılgan şimdi çıktı bu aralar yine tvlerde aytaç duraga sahip çıkarsa falan diye demeçler vermeye umarım bu takımın gücünü herkez birgün anlayacak yapılması gerekeni yapmış dernek ama gönül isterdi ki buna mecbur kalmasaydık
Semt Aşığı dedi ki…
Ben bu adımı daha çok "sevdan için kendinden vazgeçme..." olarak bakıyorum.Hani derler ya "Ben senin için kendimden vazgeçerim"

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...