Ana içeriğe atla

Adana'da Aytaç Durak, Ankara'da Melih Gökçek

Ankara'da yaşayan bir Demirsporlu, hayatının her alanında belediye başkanlarından çok çekiyor. Adana ile ilgili sorunlara daha önce çok kereler değindik. Aytaç Durak ne ise, Melih Gökçek de aşağı yukarı o. Susuz kalmış bir başkent, trafiğine çözüm diye getirilen alt geçitleriyle şehiriçinin otobana çevrilmesi ve merkezlerde yaşanan ölümlü kazalar, abuk subuk parklar, kime para kazandırıldığı belli olmayan inşaat işleri...liste uzadıkça uzuyor. Yıllardır ne Aytaç Durak'tan ne de Melih Gökçek'ten kurtulmak nasip olmadı. Ama bitecek bu işkence...Bu ülkenin hala onurlu insanları var. Bu şehrin hala onurlu insanları var. Bu şehrin Ankara Tayfası var. Bir de bu şehrin Odtülüleri var.

Melih Gökçek'in en son Odtü'de bilmemkaç binayı yıkabileceğini ima etmesi ve bu yönde harekete geçmesi üzerine Odtü Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu aşağıda yer alan açıklamayı yaptı. 5 yılımı geçirdiğim okulumun bir mezunu olarak gurur duyuyorum.

Aytaç'a da Melih'e de son...Şehirlere özgürlük!

"ODTÜ'ye uzanan eller kırılır!...

ODTÜ üzerinde oynanan oyunlar yeni değildir. Siyasal iktidarlar üniversitemizi her zaman kendileri için bir “tehlike” olarak görmüşler ve ele geçirmek istemişlerdir. Bu konuda yakın tarihimizde en bilinen saldırı, 1977’e Hasan TAN’ın ODTÜ’ye rektör atanması ile başlayan süreçtir. Milliyetçi Cephe hükümetinin bu tasarrufu ile devrimci-demokrat-yurtsever-ilerici güçlerin kalesi olan Üniversitemiz içeriden yıkılmak istenmiştir. Ancak öğrencisi, öğretim üyesi, işçisi ile tüm ODTÜ mensuplarının 9 ay süren mücadelesi sonunda Hasan TAN ve okulumuza yerleştirmeye çalıştığı eli kanlı yüzlerce faşist militan arkalarına bakmadan kaçmışlardır.

Bugün bu oyunun yeni yönetmeni olarak karşımıza çıkan ve yıllardır Ankara’yı akıldışı-çağdışı bir anlayışla yöneterek Ankara’yı kocaman bir köye çeviren Melih GÖKÇEK’e ODTÜ mezunları olarak hatırlatmak isteriz ki, bizler hala 30 yıl önceki ODTÜ’lüleriz. İnançlarımız, değerlerimiz, sevdiklerimiz için savaşmayı biliriz. ODTÜ’ye karşı girişeceğiniz her harekette bizi de karşınızda bulacaksınız.

Bunu görmek isterseniz biz sizi ODTÜ kapısında bekliyor olacağız, eğer gelmeye cesaret edebilirseniz.

Saygılarımızla,
ODTÜ Mezunları Derneği
Yönetim Kurulu
"

Yorumlar

Kutal dedi ki…
Bir ODTÜ'lü olarak buna ne izin vereceğim ne de seyirci olacağım, böyle tutarsız, sinsi ve cahilce bir tutuma kalemimizle, yüreğimizle hep karşılık vereceğiz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...