Ana içeriğe atla

Aytaç Durak giderse...

Biz sormakla yetindik, cevapları gelecekti tabii ki ama bazılarının cevabını bugün sporadana.com'da Alper Aslan yazmış; bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. Her cepheden Aytaçgillerin sarayını sarsmaya devam...

Ama ondan önce, yolumuzun nereye çıkacağını ortaya koymak için küçük bir parantez;

Aytaç Durak takımdan desteğini çekmiş veya çekmemiş. Sorun bu değil; sorun, Aytaç Durak'ın Adana Demirspor üzerinden siyaset yapmasını engellemektir. İki ay "küstüm"ü oynayıp sonra Ağustos'ta tekrar Demirspor'a "uzan"masını engellemektir. Derdimiz, Aytaçgillerin takımla bağlantısını kökten koparmak olmalıdır.

Ayrıca, kim belediye başkanı olursa olsun, belediye spor fonundan takımlara yardım etmeye devam eder; bu belediyelerin kamusal bir görevidir. Belediyeler, şirket takımlarına değil, öncelikli olarak kamunun takımlarına yardım etmekle zaten görevlidir. Önemli olan, bu yardımın bir gösteriye-bir sahip çıkma tantanasına dönüşmemesidir. Aytaç Durak kendi cebinden değil, belediyenin kasasından yani hepimizin parasından Demirspor'a katkı sunmuştur ama bu katkıyı bir lütuf gibi göstermiştir.

Aytaç giderse, bir daha gelmemek üzere gitmelidir. Hatta acilen Adana kentinin, yerel siyasetten "bu adam"ın izlerini silmenin yollarını bulması-araştırması gerekmektedir.

Daha bir iki yıl önce polisi Şimşekler Grubu'nun üzerine salan; Konya'da taraftara işkence yapan polise kılını kıpırdatmayan Aytaç Durak'ın, gitse bile "icraatları"nı unutmamak ve ona göre davranmak hepimizin görevi olmalıdır.

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Öyle sanıyorum ki bizim de bir iş planı ortaya koymamız, sürece nasıl katkıda bulunabileceğimizi tasarlamamız, bu sürecin içinde derecesinden bağımsız olarak rol almamız gerekiyor. Bu nedenle gerekirse blog üzerinden, gerekirse toplanarak ama her halükarda örgütlü bir şekilde çalışmaya hazırım. Asıl görev Adana'daki arkadaşlarımıza düşmekle birlikte, burada bizim de hazır olmamız gerektiğini düşünüyorum. Saygılar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir