Ana içeriğe atla

İtalya'dan Kardeş Renkler : A.C. Lecco


Bu yazı ile birlikte dilimin döndüğünce, elimden geldiğince dünya üzerindeki diğer renkdaşlarımızı tanıtmaya çalışacağım. Bu seriye İtalya'dan başlayalım.

(Gururumuz , Şehrimiz)

İtalya'da bilindiği üzere lig isimleri alfabetik olarak sıralanıyor. En üstteki lig "A" iken bu ligin bizdeki muadili "Süperlig"dir. Son dünya şampiyonu, lig isimlendimesinde bu kadar alçakgönüllü iken bizdeki süper olma hevesinin kökenine inmek gerek aslında. Yazımıza konu olacak takım ise orijinal ismiyle "Serie C1 - Girone A" liginde mücadele ediyor. Yukarıdan aşağıya inersek bu lig, Serie A ve Serie B'nin altında. Girone ise bildiğimiz "grup" demek. Serie C1'de A ve B olmak üzere iki grup varken bir altlarındaki C2'de A, B ve C grupları mevcut. Her sene C1'deki iki gruptan üçer, toplamda altı takım düşerken yerlerine C2'deki her gruptan ikişer takım geliyor.

Tanıtacağım takımın ligdeki durumunun kritikliğinden dolayı küme düşme ve ligden çıkma üzerine bir kaç bilgi vermek gerekiyor kanımca. Genel olarak C1 ve C2 için kurallar aynı. Sezonu birinci bitiren takım direk üst lige çıkarken ikinci beşinciyle, üçüncü de dördüncüyle tek maç üzerinden karşı karşıya geliyor. Galipler kendi evlerinde ve deplasmanda olmak kaydı ile iki maç üzerinden karşılaşıyorlar. Tur atlayabilecek skorları alan takım ikinci olarak adını üst lige yazdırıyor. Yani toplamda 2 takım üst lige çıkıyor.

Küme düşme ise yine aynı şekilde ekstra maçlar sonucu belirleniyor. Bu sefer de son takım direk düşerken onun haricindeki son dört takım birbiri ile yukarıdaki örnekte olduğu gibi karşı karşıya geliyor. Yalnız burada tek maç sonunda mağlup olan takımlar küme düşüyor. Beraberlik durumunda anladığım kadarıyla ligdeki konumuna göre üstte olan takım ligde kalıyor. Böylece toplamda 3 takım küme düşmüş oluyor.

Bu kitabi bilgilerden sonra şehri ve kulübü kısaca tanıtalım. Takım ismini, kurulduğu ve halen içinde bulunduğu Lecco'dan almış. Lecco şehri, yerleşim yeri olarak İtalya'nın kuzeyinde, Lombardia bölgesinde bulunmakta, Milano'ya 50 km. mesafede. Ayrıca meşhur Como Gölü'nün güneydoğu ucuna kurulmuş şirin bir İtalyan şehri. 2004 sayımlarına göre nüfusu 46.477 olmakla beraber ekonomisi endüstri üzerine şekillenmiş. Şehrin futbol takımı olan A.C. Lecco'nun kuruluş yılı 1912. Arma olarak topa hamle yapan bir kartalı seçmişler. Renkleri ise malum : Blu - Celeste yani Mavi - Açıkmavi. Maçlarını 4.977 kişi kapasiteli Rigamonti-Ceppi stadında oynuyorlar. 1960-61 , 61-62 ve 66-67 sezonlarında Serie A'da mücadele etmişler.

A.C. Lecco yukarıda da bahsettiğim üzere 18 takımlı Serie C1 - A grubunda mücadele ediyor. Sezonun 33. haftası itibariyle 16. sırada. Son sıradaki Manfredonia ile aralarında 3 puan var. Son haftaya girilirken direk küme düşme ihtimali de bulunmakta. Genel gol averajına bakılırsa sorun yok ancak ikili averaj uygulanırsa o zaman işler daha dramatik bir hal alıyor, sezon içerisinde Lecco, Manfredonia'ya iki kere kaybetmiş. Eşitlik halinde hangi kuralın geçerli olduğunu henüz çözemedim ne yazık ki. 4 mayıs günü Lecco Cremonese'yi ağırlarken Manfredonia da Verona'yı ağırlayacak. Cremonese lig ikincisi ve direk çıkma şansı yok, play-off oynayacak. Verona ise 15. sırada ve puan durumuna göre o da play-out oynayacak. Lecco'nun işi gerçekten zor görünüyor.
( Geç gelen edit: Lecco Cremonese maçı 2-2 sona erdi. Böylece Lecco, Paganese ile play-out oynayacak)

Tribüne gelirsek... Büyük ve ateşli taraftar grupları isimlerini armalarından alıyor : Der Adler yani Kartal. Kuzey kale arkasını kendilerine mesken edinen Der Adler 1992 yılında tribünün eskilerinden "MODS" grubunun yeniden organize olması ile kuruluyor. Resimlere bakıldığında
tribün şovlarının ve koreografilerin zamanla daha da güzelleştiği görülüyor. Aynı zamanda deplasmanları da kovalayan Der Adler'in hakkı teslim edilmeli diye düşünüyorum.

Tribün ve takım hakkında İngilizce kaynak sıkıntısı nedeniyle kendimce pek çok kritik soruya yanıt bulamadım. Daha doğrusu bulduysam da anlamadım, zira İtalyancayı Lecco ile öğrenmeye başladım. Bu başlangıç seviyesine bile yetmeyen İtalyanca ile mesela kulübün ve taraftarların belli bir siyasi duruşu olup olmadığını, tribün felsefelerini, taraftarlarının sosyal-ekonomik konumlarını öğrenme şansım olmadı. Ligin statüsü hakkında çözemediklerim de cabası. Bu konulara hakim olanların yardımlarını her daim beklerim. Aslında en büyük korkum logodaki kartalın Laziovari bir duruşu işaret etmesi. Belki de küme düşme stresinden olacak, kulüpten mesajlarıma da yanıt alamadım. Ancak elbette blogumuzda yalnız bu post ile Lecco'nun peşini bırakacak değiliz. Onların forumlarında da yakında Demirspor resimleri görünmeye başlar diyorum...

http://www.aclecco.it/
http://www.dal-1992.com/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Lecco
http://www.italiadelcalcio.it/
http://www.italyancasozluk.net/
http://babelfish.altavista.com/tr





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir