Ana içeriğe atla

İndirelim O Pankartı

Evet arkadaşlar, sevgili Şimşekler Grubu yönetimi. Hangi pankarttan mı bahsediyorum? Söyleyeyim : "Halkın Takımı Adana Demirspor" olanı.

En baştan belirtmekte fayda var. Aşağıda anacağım insanlar elbette tüm taraftara mal edilemez. Ama yaratılan ortamdan her Demirsporlunun zarar göreceği unutulmamalıdır. Burada zaman iğneyi kendimize batırma zamanıdır.

Halkın takımının taraftarı, her ne sebeple olursa olsun, nasıl bir muameleye maruz kalırsa kalsın, SUÇSUZ, GÜNAHSIZ, OLANLARDAN BİHABER, MASUM vatandaşın arabasına, eşyasına, canına, malına zarar vermez ! Bu nasıl bir ruh halidir, nasıl bir insanlıktır, taraftarlık bunun neresindedir? Bunu anlamak, başkasına, bir yabancıya anlatmak mümkün değil.

Mersin'e onlarca araç ile gidildi. Zarar görmeyen, camı kırılmayan neredeyse yok. Gören, Mersinlilerin yolda pusu kurduğunu, bizi taş yağmuruna tuttuğunu sanar. Halbuki ne maça gelirken, ne de maçtan dönerken ne bir Mersinli gördük, ne de bir Mersin İdman Yurdu bayrağı veya kaşkolu. Kendi otobüslerinin camını kendileri kıran bir grup insanla beraber döndük. Ben gördüklerimden utandım. Acaba kaç kişi utandı gördüklerinden, yaptıklarından? Bunca zarar ziyan içinde sadece bir otobüsü ayrı tutuyorum, ki o otobüsün içine biber gazı sıkılmış. Emniyet hücum borusu eşliğinde otobüsüne sığınan kalabalığı sığındıkları kapalı mekanda boğmak istemiş belli ki.

Yalnız kırılan camlar mı utandırdı? Ya edilen küfürler? Yoldan gelip geçen adamlara, kadınlara, çocuklara, evet çocuklara. Toplu bir cinnet seansı yaşandı otobana kadar. Ben bütün bu taşkınlıkları yapanların içten bir şekilde üzüldüklerine inanmıyorum. Eğer üzülselerdi, sadece 15 dakika sessizce üzüntülerini yaşayabilselerdi...

Olayları çığırından çıkaran polisin tavrıydı, evet, peki sormak isterim yolda arabaların dikiz aynalarını parçalayanlara. Çok delikanlı geçinenlere, asarık keserik diyenlere. Ulan, abileriniz coplanırken, hırpalanırken, bin bir kötü muameleye rağmen mücadele verirken siz neredeydiniz? Evde klavye başında çetleşirken, bıçaklarla - çakılarla oynarken, suratınızda en sert ifadelerle gezinirken iyi hoş. Demirspor isminden, Şimşekler Grubu isminden faydalanırken, nemalanırken şahane. Ama iş icraata geldiğinde, coplanan, direnen 10 kişinin arkasında kimse yok !

Bunları, cumartesi günü ne kadar üzüldüğümü, utandığımı, sinirlendiğimi aktarabilmek için yazdım. O gün bahsettiğim kişiler benim kadar üzülmüyorlardı buna eminim. Üzülseler, bizi bu hale getiren, Demirsporu çiftlik gibi yöneten Aytaç Durak ve Mustafa Tuncel'den bahsederlerdi. En basitinden bunların Adanaspor'un şampiyonluğundaki paylarını, bizim 14 senedir neden bu girdapta dönüp durduğumuzu sorgularlardı. İSTERSE AMATÖRDE OLALIM , AMA TAM BAĞIMSIZ OLALIM ULAN diye restleşirlerdi ! Ama yok, tam da bu ikilinin istediği gibi oynadılar rollerini ; taşkınlık yapan , yakan yıkan , küfreden taraftar olarak.

Tekrardan başa dönersek : İndirelim o pankartı, en azından bir süre için. Halkın takımı olmak, sözde kolay, özde zor. Ve ne zaman adımıza yakışır, insanlığa yakışır bir çaba içinde oluruz, o zamana kadar naftalinlere sarıp sandıklara saklayalım...

Yorumlar

adana spor dedi ki…
bu gerçekten çok güzel bir yorumdu. bunun üzerine bir şey denmez.
Zihn-i Spor dedi ki…
Tribün kontrolünün hiç bir anlamı yoktur aslında; önemli olan oto-kontrolu sağlamaktır. Taraftar bilinci ancak bu şekilde sürekli ve reel bir anlam taşır. Taraftar grubunun nicel büyüklüğünün; niteli yanında taşımadığı takdirde ne kadar anlamsız olacağının en büyük kanıtı olmuştur M.İ.Y maçı. Şimdi durup kendimize şunu sormalıyız; Daha fazla forma satışı; daha fazla bilet satışı; tribünde daha yüksek ses mi? Yoksa hayata karşı duruşu ile kendi kültürünü yaratmış bir taraftar grubu olarak her kulvarda farkınızı ve bilincinizi göstermek mi? Stada girer girmez gözlerimizi dolduran halkın takımı; soylu kavgam; tebe volimo pankartları sadece bir bez parçası değildir. Bunun bilincine vardığımız zaman güneşli güzel günlere uzanan mavi denizin lacivert delikanlıları olmakla gurur duymalıyız.
Adsız dedi ki…
Blog'daki en anlamlı, en cesur yazılardan biri..
Eline sağlık Mustava..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir