Ana içeriğe atla

İşçinin Emekçinin Bayramı...

Yaşasın 1 Mayıs! Bugün emeğini satarak ekmek parası derdinde koşanların, daha güzel bir dünya için mücadele edip umut besleyenlerin bayramı... Kazanılmış hakların, elde edilen özgürlüklerin, masa başında-rahat koltuklarda değil, sokaktan-fabrikadan-eylemden geçtiğini bilenlerin günü... Kutlu olsun!

Demiryolcuların emekleriyle kurulmuş, alınteriyle ayakta tutulmuş, yokluklara karşı inatla hayatta tutulmuş bir takımın taraftarıyız biz de... Gerektiğinde eylem yapan, direnen ama "melek yüzlü başkanların", "nur yüzlü" para babalarının eline düşmemiş, bununla da gurur duyanların takımıyız!

Tribüne Venceremos, Hasta Siempre pankartları asan; Masmavi bayrakları umut dolu yarınlara sallayan taraftarlarız. Lokomotif'in kazanını, inat ateşiyle-mücadele ruhu ile harlıyoruz el birliğiyle... Evet, "bu şehrin asi çocukları ve onların soylu kavgaları var"; o kavganın adı Adana Demirspor.

ADS'yi, Aşk-Devrim-Sosyalizm diye heceliyoruz bugün! Belki tüm Demirsporlular değil ama ben; benim gibi hisseden ve futboluları maç sonu parmaklıklara koşturan o kitle...

Aşk'ın heyecanı, Devrim'in umudu ve Sosyalizmin eşitliği-özgürlüğü; bizim tribünü simgeliyor bugün.

Sıkılmış bir yumruk gibi mgüzel günlere hasretimiz ve gün gelecek gafillerin suratına inecek tüm Maviliğiyle...

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Bugün okuduk ki; DİSK binası kuşatılmış, Taksim meydanında panzerler ve giriş yasağı. Tandoğan'da, Çağlayan'da belki de milyonların bir araya gelmesinde güvenlik sakıncası görmeyen, durumu kontrol edebilecek durumda olduğunu dermeyan eden asayiş kuvvetleri, bugün bir bayram edasıyla tutulacak önce bir yasa sonra da yükselecek bir haykırışa set çekmek zorunda olduklarını, ASAYİŞİ SAĞLAYAMAYACAKLARINI ileri sürmekte, adeta acz içinde olduklarını kabul etmektedirler. ...
Onur BİÇER dedi ki…
Tandoğan ve Çağlayan'ı bir kenara bırakacak olursak, Polis günü nerede kutlandı diye sormak istiyorum. Asayiş kuvvetlerinin tıka basa doldurduğu mekanı savunacak kuvvette olanlar aynı asayiş kuvvetleri, "KUDRETLERİ" değil miydi? Hiç mi konser verilmedi bu meydanda, hiç mi etkinlik olmadı? İlk kez mi kalabalık olacak bu meydan? Dökülen gözyaşlarına hatıra bir damla gözyaşını o zemine bırakıp gelmek ve bir feryada bir isyana bu kadar soğuk durmak mıdır demokrasinin gereği? Bir günlük tatilin ülke ekonomisinde yaratacağı kaybı ustaca hesaplarken ekonomi yönetimi, neden hesaplamaz bu milli kaybın kime nasıl dağıldığını? Demek emeğin 1 günlüğü 2 katrilyon. Sana günde 2 katrilyon kazandıran milyonlara bir bayramı çok göreceğine, kayıtdışını önle. İktidar alan kapatarak değil, sorun çözerek muktedir olmalıdır. Saygılar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...