Ana içeriğe atla

Bozuk Saat

Bir senenin daha verilen tüm emekleri boşa gitti. Takımımız en fazla parayı harcayarak,en fazla taraftara oynayarak,en iyi şartlara sahip olarak lig B' deki yerini korudu! Yanlış olanı yıllarca kendimize sorduk,farklı kesimler farklı cevaplar verdi.Alınan mağlubiyetler,yaşanan hayal kırıklıkları bizi ortak yanlışta nihayet birleştirdi,yönetim anlayışı!

Mevcut anlayış takım birinci ligdeyken iş başına geldi,yanlış hoca seçimi,adam kayırmacı transfer politikası ile takım aynı yıl alt lige düşürüldü.Bir türlü camiada kurumsallaşma sağlanamadı. Ama nemalanmaya dönük kadrolaşma aldı başını gitti.Yıllarca hiçbir takımda barınamayan oyuncular takıma dolduruldu,yöneticinin akrabası,tanıdığı olanlar üst takıma çıkarılıp, yetenekli oyuncular dışlandı. Bir sezona 65 oyuncuyla başlayan takım olarak tarihe geçildi.Tabi ki bunlar meyvesini verdi ve takım üçüncü lige düştü.Bu kadar zulüm taraftara azdı,yetinmediler tabiki sadece hocamızın aldığı para kadar bütçesi olan takımlara karşı mücadele etmemize rağmen o sene üçüncü ligde kaldık. Ertesi sene ise trilyonlar harcayarak zor bela son maça kalarak tekrardan 2.lige çıkabildik. Taraftar tekrardan umutlandırılıyordu,lig A'ya çıkmamızla eski günlerin geri geleceğine inanıyorduk.Ama öyle olmadı,trilyonlarda eksilme yoktu çünkü yönetimi takıma bağlayan sadece meblağlardı.

O yıl da paralarımızı çarçur ettik. İlk yarı sonunda sonuncu sıradaydık. Harcanan parada ise ilk üçte.İkinci devre ne olduysa bozuk saat misali yönetim bir doğru hareketle Behzat ÇINAR hocayı getirdi. Hocada yaptığı 6 takviye ile ikinci yarıda en fazla puan toplayan iki takımdan birisi olarak sezonu üst sıralarda bitirtti.Ama bu 94'ten sonraki anlayışta normal değildi,doğru dürüst insanlar Demirspor'da barınamazdı.Behzat hoca dürüsttü ve "futbol bilgini" yönetimimiz tarafından gönderildi. Aynı yıl 3 sezonda 86 gol atan Taner takımı 10 kişi oynatıyor tezi ile yolananlardandı. Son yine aynı sondu tekrar 2.ligdeydik.

Takdir edersiniz ki bu düşüşten sonra yerimizde bir değişiklilik olmadı. Tabii ki harcamalar artarak devam etti. Zordu bu ligde tutunmak,malum üçüncü lige bile düşmüştü 60 yıllık çınar. Taraftar aynıydı,hayatının merkezine Demirspor'u koymuştu,ne yaparsa yapsın kopamıyordu. Hangi ligde olursa olsun yanındaydı.2006-2007 sezonunda taraftar umutları yıkılmak üzere tekrardan heyecanlandırıldı. Ligin en pahalı transferleri yapılıyordu,tesis inşaatı tamamlanmıştı,çınar tekrardan canlanacaktı.Herkes en zayıf noktası olan yerden Demirsporluluğundan yakalanmıştı.Maçlar tam kapasite oynanıyordu,deplasman otobüslerinde yer bulunamıyordu.Mükafatını elbette alacaktık,hakkımızı verdiler. Gruptan çıkmayarak,ekstra playoff' larda elenerek ekstra acı yaşattılar,sağolsunlar. Ama kaza her takımın başına gelebilirdi, bu sezon 2007-2008 sezonunda illa ki 1. ligde olunacaktı. Bir önceki yılı kıskandıracak transferler yapılıp,müstesna bir hoca ile anlaşılacaktı. Müstesnalık sezon başında iki takımla anlaşıp üçüncüsü olan Demirspor'da karar kılmaktı,varol...

Herşey güzel gidiyordu,Trabzon'u koltuğundan edip,Milan bütçesine yaklaşıyorduk az kalmıştı.Oyuncular canlı maçlarda harikalardı,tüm maçları televizyon göstermiyorsa ne yapsınlar! Onlarda haklıydı tabi.Müstesna hocamız 4. takımını bulunca bizede teşekkür edip göndermek kaldı.Adam buydu,bilerek aldık,yapacak bir şey yoktu. Derken bizim bozuk saat ikinci doğru zamana geldi.Sadi TEKELİOĞLU adam gibi adam.

Sadi hoca ile bir şeyler değişiyordu; piyonlar değil hakedenler formayı giyiyordu,düzen ikinci defa doğru işlemeye başlamıştı. Herşey yolunda gidiyordu. Ama iş kardeşliğe,hatıra gönüle gelince işler değişti.Piyonlar devreye girdi,4 mayıs'ta onurumuz kırıldı!

Sadi hoca açıklamaları ile söylemesi gerekeni söyledi.

Artık doğru giden düzen,normale dönmeye başlamıştı. Kulisler devredeydi,dürüst insanlarla anlaşmak zor olsa gerekti.Ama bir neden lazımdı o ise 17 mayıs'ta ortaya konuldu.İkinci defa umudumuz,onurumuz kırılıyordu. Ama biz Demirspor'luyuz umut bitmez bizde.Artık ekstra bir durum vardı,önlemler alınmalıydı 12 saatlik de olsa alındı; bazı oyuncular sabah tekrar alınmak üzere kadro dışı bırakıldı.

Artık herşey tamamdı,bu sene ekstra yapacağımız maçların sonunda sevinç yaşanacaktı. İlk iki maç ''eksik oynamamıza rağmen'' geçildi. Artık finaldeydik,umutlar misli misli artmıştı. Sınırsız otobüsler hazırdı.

Gerisini cuma günü yaşadık.B ligindeki yerimizi sağlamlaştırdık. Artık taraftar acı hissetmiyordu,bu yaşanılanın tarifi yoktu,hala arıyoruz... 15 sene ve bu kadar acıyı anlatınca yazı uzuyor tabiki,ama yazmak gerek,taraftarın herşeyin farkında olduğunun işkenceciler tarafından anlanması gerek.

Hayat umuttur,umutta bizlerde çok,umutlarımızın yıkılmaması,bu acıların yaşanmaması için tek yol kalmıştır:Demirspor'un Demirspor'lularca yönetilmesi. Bunun gerçekleştiği gün Demirspor gönlümüzün süper liginde olacaktır.Haydi şimşek süper lige...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Demirsporlu gibi görünüp, bireysel çıkarları Adana Demirspor'un başarısızlığı üzerine kurulu olan başkan, yönetim ve futbolcu istemiyorum!

Başkanlığını yaptığı takımın geçmişinden bihaber olan, vizyonsuz ve her açıdan kifayetsiz Mustafa Tuncel, kuklası olduğun belediye başkanını ve senin benzerin diğer yöneticileri de yanına alarak DEFOL!

geyik1940

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir