Ana içeriğe atla

Tebe Volimo...

Benim, tasarım olarak en çok sevdiğim; Demirsporlu olmayanlarca da en çok merak edilen pankartlardan biri Tebe Volimo. 5 Ocak tribünlerine Arjantinvari bir hava katan pankartın öyküsü 80'li yıllara dek uzanmakta...

Bugün sonuna 2 heceli herhangi bir futbolcu ismini koyup gönül rahatlığıyla bağırabileceğiniz "I Love You Dı-Dı" tezahüratı çıkmazdan hayli evvel (tezahüratı ilk ortaya çıkaran Galatasaray taraftarlarını tenzih ederim elbette) Demirspor taraftarının "sevgi"ye dair söylemek istediği iki çift sözle başlamış her şey. Dönemin futbolcuları Zijad Svrakic (daha sonra Ziya Yıldız) ve Senad Arnoutoviç'e (daha sonra Sedat Şimşek) ilan-ı aşk ederken, taraftar onların dilini kullanmış.

"Tebe Volimo" Sırpçada, Boşnakçada ve bir kaç ufak harf değişikliğiyle (tebe volim gibi, o'suz) bir çok Balkan dilinde "Seni Seviyorum" anlamına geliyor.

Aradan yıllar geçmiş, Şimşekler Grubu, Tebe Volimo pankartını yeniden 5 Ocak'a taşımış. Pankartın fotoğraflarını Şefik Abimiz Ziyad 'a yollamış. Ziyad 'ın Türkçe soslu İngilizce cevabı :

"Dear Sefik,

Many thanks for pics of banners!
You touched my heart!
I stil can recall those days vividly!Heapy memories of Adana Demirspor will stay with me untill my death.
I wish you and all Adanademirspor suporters many days of joy wich galibiyetler can bring!
Take care man!We are going to meet one day and celebrate all
things that we shared as demirsporlu!

And,again -thank you!

All the best to you and your family!
Ziya Yildiz"


şeklinde olmuş.

Arnavutoviç ise en son 2 yıl kadar önce Fatih Terim'le biraraya gelmiş. Ne konuştular bilinmez tabi ama, koyu bir Demirspor sohbetine dalmış olmaları olası...


Bugün Zijad da Arnoutoviç de hala Demirsporluların gönlünde formalarını giymeye devam ediyor. Hala bu takımın taraftarı Tebe Volimo diyerek sesleniyor hem onların güzel anılarına hem de şimdi bu formayı taşıyanlara. Bu taraftar hala sırsıklam aşık oluyor o renklere her maçta...

Geleneği, geleceğe taşıyan tüm ellerin emeklerine sağlık olsun...

(Arşivinden yararlanmamıza izin veren değerli Şefik Abimize sonsuz teşekkür ederiz)







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...