Bu topraklarda her kim ki yola düşer, yüzünü Çanakkale'ye çevirirse, tok bir adam sesi çınlamaya başlar kulaklarında. Kara gözlükleri, dev gibi görünen yapısı ve eşsiz sesiyle bir Ruhi Su ezgisidir Çanakkale yolu.
1912 Van doğumlu Mehmet Ruhi Su. Annesi ve babasını çok küçük yaşta kaybediyor. Babasının adı kayıtlara "Abdullah" olarak geçiyor. Osmanlı döneminde, genellikle babasının bilgilerine ulaşılamayan yetimlere, baba adı olarak "Abdullah" koyuluyor. Adet, Muhammed'in babasının isminin Abdullah oluşundan kaynaklanıyor.
1912, Van, kayda Abdullah diye geçen ölmüş bir baba. Büyük olasılıkla, 1915 Ermeni Tehciri sırasında Ruhi Su, ailesini yitiriyor. Adana'ya götürülüyor. Çocukluğu burada geçiyor. Türkülerle ilk tanışması da Toroslarda oluyor. Ondan sonra Ankara, eğitim, opera derken...Dünya müziği bir dev kazanıyor.
Bu haftasonu yolumuz Çanakkale, kulaklarımızda Ruhi Su türküleri...
Toros sesli adamla geliyoruz !
Vurulmaya, ölmeden mezara koyulmaya değil,
Gözleyi gözleyi gözümüz dört olup da
Gözlerimizin yaşına bakmaya,
Yol üstünde "barabar" ağlamaya değil...
Toros sesli adamla,
Ha bu diyarlara,
İçimiz fıkır fıkır oynamaya,
O yari bizsiz bırakmamaya geliyoruz...
"Irmak susuz olur mu ?
Dibi kumsuz olur mu ?
Doğru söylen a dostlar
O yar bensiz olur mu ?
Ha bu diyar, ha bu diyar,
Ha bu di
Ha bu di
Ha bu diyar..."
1912 Van doğumlu Mehmet Ruhi Su. Annesi ve babasını çok küçük yaşta kaybediyor. Babasının adı kayıtlara "Abdullah" olarak geçiyor. Osmanlı döneminde, genellikle babasının bilgilerine ulaşılamayan yetimlere, baba adı olarak "Abdullah" koyuluyor. Adet, Muhammed'in babasının isminin Abdullah oluşundan kaynaklanıyor.
1912, Van, kayda Abdullah diye geçen ölmüş bir baba. Büyük olasılıkla, 1915 Ermeni Tehciri sırasında Ruhi Su, ailesini yitiriyor. Adana'ya götürülüyor. Çocukluğu burada geçiyor. Türkülerle ilk tanışması da Toroslarda oluyor. Ondan sonra Ankara, eğitim, opera derken...Dünya müziği bir dev kazanıyor.
Bu haftasonu yolumuz Çanakkale, kulaklarımızda Ruhi Su türküleri...
Toros sesli adamla geliyoruz !
Vurulmaya, ölmeden mezara koyulmaya değil,
Gözleyi gözleyi gözümüz dört olup da
Gözlerimizin yaşına bakmaya,
Yol üstünde "barabar" ağlamaya değil...
Toros sesli adamla,
Ha bu diyarlara,
İçimiz fıkır fıkır oynamaya,
O yari bizsiz bırakmamaya geliyoruz...
"Irmak susuz olur mu ?
Dibi kumsuz olur mu ?
Doğru söylen a dostlar
O yar bensiz olur mu ?
Ha bu diyar, ha bu diyar,
Ha bu di
Ha bu di
Ha bu diyar..."
Yorumlar