Ana içeriğe atla

Bandiere a due aste (yahut sopalar elimizde, pankartlar belimizde...)



Sopalı pankart (bir Serdanka tabiriyle: İtalyan Pankart) bir Ultras icadı olarak, tribüne en çok yakışan şeylerden biri. İtalya'dan başlayarak hemen hemen tüm dünyaya yayılan bu icadın alamet-i farikası başlarda el yapımı olmasıymış. Herkes evinde kendi "bandiere a due aste"sini hazırlar, boyar, üzerine kendince bir şeyler çiziktirir, iki tane de sopayı saplar maça getirirmiş. Hal böyle olunca, tribün tam bir cümbüş yerine dönüşürmüş tabi. Zamanla dijital baskı çoğaldıkça el yapımları da nispeten azalmış. Ancak, dijital haliyle de bence sopalı pankart hala o güzelliğini koruyor.

Fotoğraflar, Mersin maçından. Maçtan takriben 1 hafta kadar önce Ankara Tayfası olarak "Ya sopalı yaptırsak/yapsak aslında, nefis olur" diye konuşuyorduk. Mersin maçında Serdanka, tribünden aradı : "Beyler, sopalıları yapmışlar" diye. Adana Demirsporlu olmak böyle bir şey işte. Sen daha aklından geçirirken, birileri onu gerçeğe dönüştürüyor.


Peki, sopalılar bu haliyle kalacak mı? Bence kalmamalı. Son derece açık bir alan bu, kullanabileceğimiz. Aklıma ilk gelen (fotoğraflarda da ilk aradığım) yanyana 3 sopalı pankart oldu: A, D ve S...En kısa zamanda bunu yapabiliriz bence. Ha, futbolcu fotoğraflarını kullanmak kötü mü? Hayır elbette değil. Ama zamanla daha da renkli hale getirebiliriz.


Ancak, Ankara Tayfası olarak şu temel problemle karşı karşıyayız: Ankara'da stadyumlara sopa sokamıyoruz! Gaziosmanpaşa deplasmanında da bayrağımızın sopasını almışlardı. Karabük'te ses etmediler...Çanakkale'de bir denesek mi acaba??? Ne dersiniz ?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir