Ana içeriğe atla

Almanya'da Taraftar Protestoları

 Aralık ayından bu yana Almanya'daki statlarda taraftarlar maç sırasında ortak protestolarda bulunuyor; maçları durduruyor ve gündem yaratıyor. Nedeni, Alman liglerinin yayın ihalesi. Yayın haklarının satışı için yapılan anlaşmayı beğenmiyorlar; bunun anti-demokratik bir uygulama olup Alman futboluna zarar vereceğini düşünüyorlar. İhale, Alman futboluna yatırımcı çekmek için yayın haklarının özel bir kuruluşa devrini içeriyor. Ancak bunu yaparken kulüplerin de onayını alınmak zorunda. Kulüplerin yüzde 50+1 hissesi kulüp üyelerinin elinde olduğu için onların onayı olmadan böyle bir anlaşmanın olması ise asıl büyük sorunu oluşturuyor. Taraftarlar, "bu kulüpler bizim" diye haykırıyor.

Foto:https://theathletic.com/5290389/2024/02/21/bundesliga-tv-rights-fan-protests/

Protestolar önce, 12. adama atıfla, maçlarda 12 dakika sessiz kalarak başladı. Pankartlar ve sloganların yanı sıra sahaya, tenis topu atmak, bonibon tarzı şekerlemeler atmak ve uzaktan kumandalı arabalarla sis bombalarını sahada gezdirmek şeklinde yaratıcı eylemlere doğru evrildi. Şifresi 5001 olan (50+1'e atıf) bisiklet kilitleri kale direklerine takıldı. Vermek istedikleri mesaj, "biz buradayız, buraya aitiz, sizin eğlenceniz değiliz" ve "bizi uzaktan kontrol edemezsiniz". Yakın dönem eylem ve protestoların bütün eğlenceli, esprili ve sıradışı niteliklerini gösteriyorlar. Çünkü parayı değil futbolu seviyorlar. Kulüplerinin değerlerini para için, yatırım için kaybetmesini istemiyorlar...

Eylemler sonuç getirdi ve anlaşma şimdilik askıya alındı. Bizde olsa gerikafalılık, zengin-düşmanlığı, "madem öyle sen parasını ver" kolaycılığı ile karşılanacak durum, Almanya'da tribünlerin ortak tepkisi haline geliyor. Tribün gruplarından hiçbiri, "ya ben para istiyorum, git protestonu uzakta yap" demiyor. Hepsi birlikte, ortak bir tavır gösteriyor. O yüzden oralarda bir tribün kültüründen, futbol kültüründen bahsedilebiliyor. Çünkü seyirci değil taraftarlar; müşteri değil kulüplerin sahipleriler. 

Bizdeki yayın ihalesi süreçleri, tribünlerin hiçbir zaman gündemi olmadı. Çünkü çok para harcayanı iyi yönetici zannettik. İyi futbol çok para ile olur diye umduk. O yüzden Kapıkule'nin ötesinde orta sıra takımlarına boyun eğiyoruz.

Bizim takım şirketleştiğinde, önüne sponsor ismi aldığında ancak düşük tonda tepki verebildik. Gösterilen tepkiler, romantik olmak ve çağın gerisinde kalmak olarak görüldü. Kombine al, forma al, kulüp için para harca girdabına kendimizi kaptırdık. Kulübe destek sadece parayla olmaz; bazen de tavır göstererek olur. 

Almanya kazanınca, umarım biz de kazanmış sayılırız bu kez... 

Türkiye'de pek gündem olmayan, olsa da "taraftarlar yine taşkınlık yaptı" noktasında anlaşılan bu konu, şu kaynaklardan derlendi:

https://www.theguardian.com/world/2024/feb/23/we-wont-be-remote-controlled-how-german-football-fans-took-on-investors-and-won

https://theathletic.com/5290389/2024/02/21/bundesliga-tv-rights-fan-protests/

https://www.france24.com/en/live-news/20240216-no-reason-to-stop-german-fans-vow-to-continue-investor-protests

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...