Ana içeriğe atla

Adana Demirspor: 3 - Rizespor: 1

 Süper Lig'teki ilk galibiyetimizi, net bir skorla aldık; hayırlı olsun. Önemli bir kırılma maçıydı açıkçası. Fikstürde şu andaki rakiplerimizden birine karşı alınmış olması da önemliydi. Geçen haftanın kötü skorunun bir geri dönüş beklentisi yarattığı belliydi... 

Kadroda önemli değişikliklerle maça başladık. Kalede Ferhat ve savunmada Samet, orta sahada Bjarnasson tercihleriyle, önceki haftalardaki görünümden farklı şekilde sahadaydık. Yine çoğunlukla ortadan veya Svensson üzerinden oynadık.  Sahada ilk haftalardaki istekli görünüm vardı; bu kez fark yaratan şey, ilk yarının sonlarına doğru üst üste bulduğumuz iki gol oldu. Devre sonuna doğru Ferhat'ın ayaklarıyla çıkardığı top, ikinci devreye umutlu başlamamızı sağladı. Önceki haftalarda, bu kritik anlarda kırılma hamlelerinde başarısız kalmıştık. 

Bugün yine çok pozisyon bulduk ve verdik. Attığımız 3 gol kadar Yunus ve Castro ile kaçan net pozisyonlar var. Ama bir yandan da net pozisyonları kalemizde gördük. Görece zayıf rakip karşısında bu kadar pozisyon vermek iyi olmadı.

Balotelli'nin takım oyuncusu olma yönünde istekli olduğunu görebiliyoruz; uzaktan şutlarından birinin gol olması belki onu daha çok aramıza alacak. Penaltıyla da olsa sezonun kendi hesabına ilk golünü atması sevindirici. Vargas'ın kaliteli ayağı kadar Bjarnasson'un tipik Kuzeyli golü de küresel çapta bağlantılarımızın göstergesiydi. Yunus ve Metehan gibi yerel ayaklardan da beklediğimiz destek gelirse, geleceğe daha umutlu bakarız.

Son bir not; Demirspor'un başarısı için uğraşan herkes bizim için değerli; ama kimsenin kendini Demirspor'un üstünde görmesi kabul edilemez. Taraftar, hoca, oyuncu, yönetici fark etmez; bu camiada herkes kendi üstüne düşen görevi layıkıyla yapsın diyoruz en başından beri. Taraftarın sicili bu konuda çok çok iyi. Gerisi diğer kalemlerde...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...