Ana içeriğe atla

Adana Demirspor: 2 - Akhisarspor: 3

Hafta sonu ve hafta içi mesaisinde 1 puan toplayabildik. Deplasmanda Karagümrük ile 2-2 berabere kalmak iyi sayılabilir ama kendi sahamızda Akhisar'a yenilmek, tam anlamıyla fırsat tepmek oldu. Hem de ilk ikideki Hatay ve Erzurum'un yenildiği haftada... Bu iki takım da teknik ekip konusunda sıkıntı yaşıyor ama bir şekilde ayakta kaldılar. Yenildiğimiz Akhisar da teknik direktör değişikliğinden sonra, Ocak ayından beri Yılmaz Vural ile yola devam ediyor ve daha geçen sene bize şampiyonluk sözü (!) veren Yılmaz Hoca, bu sene neredeyse şampiyonluktan edecek bir darbe vurdu.

Akhisar maçına Cüneyt Dumlupınar'la çıktık ve sezon sonuna kadar onunla devam edeceğiz gibi görünüyor. Zaten takımın ve yönetimin içindeydi. Yardımcısı da eski futbolculardan Volkan Arslan oldu. Akhisar maçında özellikle savunma hattındaki değişiklikler dikkat çekti. Karagümrük maçının son bölümlerinde rakibe verilen net pozisyonlar can sıkmıştı; 1 puan o yüzden iyi sayılabilirdi. Zaten her maç gol yiyen ama daha çok atarak ayakta kalan bir takımız. Kalede Muhammed'in kritik kurtarışları da önemli. Hücum hattında veteranların etkisi ve uyumu gün geçtikçe arttı. Ama tam da sorun bu eski topçuların, eski taktikleri devreye sokması oldu.

İlk devreden 180 derece farklı bir şekilde yükselişe geçtiğimiz ve iyi bir hava yakaladığımız süreçte, hava yeniden tersine dönüyor. Önce Karagümrük maçı sonrası teknik direktör Uğur Tütüneker gönderildi, sonra Rassoul kadro dışı bırakıldı. Uğur Hoca'nın oyuncular üzerindeki etkisizliği ve oyuncu değişiklikleri tercihlerindeki sorunlar gittikçe belirgin olmaya başlamıştı. Tıpkı Ümit Özat'ın gönderilmesi gibi bu da bir anda ve durum o kadar kötü değilken oldu. Yani tek kişinin kararıyla!

Takımda iplerin oyunculara geçtiği belli oluyordu. Yaşlı oyuncuların etkisi bu şekilde iki yönlü oluyor. Tecrübeleriyle takımı ayakta tutabildikleri gibi bir yandan da içeride çevirdikleri oyunlarla takımın kontrolünü ele geçiriyorlar. Kim suçlu, kim ne yapıyor tam olarak bilemeyiz ama bu bir Demirspor klasiği; yıllardır yaşıyoruz.

İşler iyi giderken de kötü giderken de kişisel etkileri aşamıyoruz. Kurumsal bir işleyiş söz konusu değil. İyiler işini iyi yarken sıkıntı yok ama onların hep iyi iş yapmalarını kim sağlayacak? tabii ki önce teknik direktör ve sonra yönetim. Yönetim mantığımız da tek adam ve yanındaki menajer olunca, sıkıntı büyüyor. Kısacası bir türlü ortak akıl, ekip işi bir başarı ortaya çıkmıyor. Bu şekilde gelecek başarının da kısa sürekli olacağını hep yazdım, zaten bunu tahmin etmek zor da değil. Bizde olan ekip işi başarısızlık!

Demirspor'da başarı geciktikçe "bir an önce ne olursa olsun" mantığı yerleşiyor. "Kim ne yaparsa yapsın ama başarı gelsin!" Bunun bizi gerçekten mutlu edip etmeyeceğini düşünmüyoruz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A