Ana içeriğe atla

Adana Demirspor'da Örgütlenme Sorunu

Demirspor taraftarı örgütlü, büyük bir kitle olarak yakın geçmişte çok büyük isler başardı. Hiçbir başarı görmeyen kuşaklar takımın adını ülke gündeminden bir an olsun indirmedi. Eşya piyangoları, açlık grevleri, yürüyüşler, protestolar, bagaj seyahatleri, isyanlar, el yapımı yürek boyalı pankartlar, taraftar turnuvaları, fanzinler, toplu kan bağışları ve Demirspor’un adını duyuracak nice etkinlik. 

Bunlar olurken Demirspor taraftarı birbiri ile daha çok konuşma ihtiyacı duyuyordu. Birbirinden hazzetmediği durumlarda dahi birbirinin sevdasını sorgulamıyordu, emeğe saygı duyuluyordu. Örgütlü gücümüz tribün, bu şekilde gururumuz oldu. Bu şekilde “biz” diyebiliyoruz. 

Ancak sosyal medyanın dejenerasyonu ile üzülerek görüyoruz ki; “biz” algısı hızla yerle bir oluyor. Kaybeden Demirspor olacak göremiyoruz. Demirspor’un büyük örgütlü güçleri adına -onların bilgi ve yönlendirmesi olmadığına da inanıyoruz- dev söylemler, tehditler, sahiplik vurgulamaları, diğerlerini yok sayan üstten bakışlarla karşılaşıyoruz. Halkın takımı kavramının içinden halkı giderek çıkarıyoruz. “Demirspor’u seven kim varsa ona ulaşmalıyız” noktasından “Demirspor’u neredeyse bir tek biz severiz, biz yönlendiririz, biz düşünürüz” noktasına paraşütsüz düşüyoruz. 

Oysa Demirspor taraftarının unutmaması gereken bir şey var. Demirspor taraftarı onca çileyi karşılıksız, bedelsiz çekti ama Adana bunun bedelini, haklı sahiplerine ödedi, ödüyor. Haklı çabalar haklı meyveleri veriyor, karşılıksızlık söz konusu değil diğer bir ifade ile. Adana Demirspor’un örgütlü kitleleri Adana’da bir itibar elde ettiler mücadeleleri ile. Kentin ileri gelenleri karşısında, yanında bir koltuk, bir müzakere oyuncusu oluverdiler. Bireysel olarak elde edilemeyecek şeyler mücadele mukabilinde alındı ve olağanlaştı. “Onlar kim ki” anlayışından “onlara da soralım” anlayışına geçildi. 

Karşılıksız sevgi örgütlü kitleler için bir karşılık doğurdu, artık bunun bir karşılığı var. Kongrede, kent konseylerinde, yönetsel konularda bir karşılığı var bunun. Bu karşılığı artık kabullenmek ve unutmamak gerekir. 

Öte yandan süreç içinde birey olarak sevdasını yaşayanlar bu masalarda ne bir yer edindi ne de edinme gereği hissetti. Bugün bir örgütlü yapının parçası olmayı tercih etmemiş olmak ötekileştirilme gerekçesi oldu ise bunu asla ve asla kabul etmiyoruz. Bunun örgütlü gruplar tarafından da benimsenmiş olduğuna inanmıyoruz, inanmak istemiyoruz. Bireyler tenkitleri dolayısı ile tenkit görüyor ve Demirsporlulukları değil sadece, canları da sorgulanıyor. 

Peki Demirspor 20 sene önceki halinden daha iyi bir yerde mi? Borcumuz daha mı yönetilebilir? İşte arzulanan kişiler bunlar, dediğimiz kişiler mi geliyor camiamıza? O forma kutsaldır nasip olmaz herkese derdik, kimlere nasip olmadı ki!!! Peki altyapımız Adana’nın çocuklarını Türkiye’ye mi taşıyor? Son oyuncu satışından gelirimiz ne zaman? Demirspor’un kapısından bir daha giremez denilenler yahut da girmemesi gerekenler kaç kez girdi o kapılardan? 

Bu soruların yanıtları hepimizin malumu ise eleştirenler eleştirmekte o kadar haksız olmayabilirler mi? Korkmakta haklı olabilirler mi? Neden bu basit empatiyi dahi yapmıyoruz? Kaldı ki; bireysel Demirsporluların geneli tahmin ettiğimizden daha da olgun bir şekilde örgütlü kitlenin attığı cesur ama rahatsız edici adımı anladı, izledi, sağ duyulu davrandı ve empati yaptı. 

Evet son kongrede Adana’nın örgütlü güçleri büyük bir hamle yaptı. Cesur bir hamle idi bu. Demirspor’u bataklığından çıkarabilecek bir hamle. Bu örgütlü güçler bunun sorumluluğunu da üstleniyorlar haklı olarak. Yine haklı olarak bataklığa gömülürsek de sorumlusu olacaklarının farkındalar. Peki bataklığa gömülürsek sadece örgütlü kitlenin Demirspor’u mu yok olacak? Bireylerin Demirspor’u yaşamaya devam mı edecek? 

Aynı gemideyiz dostlar, batarsak birlikte batacağız, çıkarsak birlikte. Ancak biz birbirimize ölüm fermanları düzenlemek ile meşgulüz. Hakkında ferman düzenlediklerimiz Demirspor’un -sevin ya da sevmeyin- büyük emektarları. Ama isim önemli değil. Bireysel küçücük bir seyirci olursa, örgütsüz emektar olursa ölmeli mi? 

Biz çok büyük bir örgüttük. Bu örgüte dahil olmayanlar dahi örgüte laf ettirmez idi. Atar atar yar başında tutardı. Bizi halk yapan da bu idi. Bu olguyu sosyal medyaya kurban etmek intihar olur. 

Son olarak birkaç şey sormak istiyoruz: Yönetimimizi desteklemek hepimizin görevi. Çünkü çok büyük bir şans geldi kapımıza. Peki ya yönetim büyük sözleşmeler yapıp, büyük yükler altına girip, büyük taahhütlerini yerine getiremez ise ne olacak? Gerçekten hiç korkmuyor musunuz? Süreçten korkmamak mı gerekiyor? 

Sedat Sözlü yönetimi temlik koymayacağını söylediğinde, taraftar sabır dedikten sonra gelen temlikler, artan değil katlanan borçlar size de bir çağrışım yapmıyor mu? Korkmuyor musunuz gerçekten? 

Biz ilave bir şeyden daha korkuyoruz. Ya yönetim taahhütlerini yerine getiremezse veya getiremeyeceğini anladığında kendisine gelen eleştirileri bahane olarak kullanıp çekip giderse, dur arkadaş nereye böyle, diyecek mekanizma var mı? 

Sabredeceğiz tabi. Kırmayacağız yönetimi. Destekleyeceğiz tabi. Ama koşulsuz destek büyük hata olur. Temkinli destek ilacımız olmalıdır. Koşulsuz destek inancı ile kendi sevdalılarımızı linç etmek ise çok daha büyük hata olur. İhtiyacımız olan şey sadece sevgi. Linç girişimlerini kınıyoruz. 

Gerekirse gönüllü, ücretsiz avukatlık desteği vermeye hazır olduğumuzu bildirmek isteriz. Demirspor’un örgütlü kitlelerini de buna engel olmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.