Futbolcular, iş ahlakı en düşük seviyedeki mesleklerden biri. Ne aldığı paranın hakkını vermek, ne onları takip eden binlerce kişinin hislerini düşünmek... İddianız kalmayınca koyuverip gitmek.... Takım hala kümede kalmayı garantilemedi oysa. Belli ki bu adamların hiç bir şey umrunda değil. Sorsan hepsi milli manevi değerlere çok bağlı. İşini iyi yap, kul hakkı yeme, mesleğinin hakkını ver diyince hepsi kör sağır. Madem öyle, kesin cezayı, yap kadro dışını, oynat genç çocukları. Altyapı 4-1 degil de 5-1 yenilirdi küme düşen takıma. Ama öyle bi yönetim de yok. Öyle başa böyle tarak. Yönetim sorumsuz olunca, futbolcu da umarsız, mesleğine ve taraftara saygısız oluyor. Bu sezon uzun süredir gördüğümüz en berbat kadroyu kuran yönetim de Demirspor tarihine kara leke olarak geçiyor.
Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...
Yorumlar