Ana içeriğe atla

Play-Off Öncesi

2015-16 sezonunu 54 puanla tamamladık. İlk altının en çok gol yiyen takımıyız. Geçen sezon da öyleydik ve 56 puanla 1. lig'teki en yüksek puanımızı almıştık. İki sezondur kolay gol yeme alışkanlığını aşamadık. Attığımız 53 golün 33'ü iki isme ait: Pote ve Burak. Play-off'larda Elazığ karşısında bu iki isme alternatif yaratmamız gerekli.

Elazığspor karşısında ilk maçta, kendi iç sıkıntılarımızın sahaya yansıdığı, pek mücadele etmeden 1-0 kaybettiğimiz bir oyun vardı. İkinci maçta ise bu kez rakibin devre arasında yaşadığı sıkıntılardan yeni toparlandığı bir süreçti, bizde kadromuzda değişiklikler yapmıştık ve bu kez 2-1 kazandık. Yani maçlar genelde dengeli geçti ama play-off'ta ruh halinden uzak atmosferde oynandı. Bu kez daha inatçı ve zorlu geçecektir maçlar. Deplasmanda gol atmak bu açıdan önemli.

İlk devreyi lider kapatan Elazığ, son maçta Adanaspor'un son üç haftalık yedek kadrosuyla dağıttğı puanlardan yararlanarak son hafta play-off'a kaldı. Bizim kadar yiyen ama daha az gol atan bir takım. En golcü oyuncusu 6 golle Ümit Tütünci. Goller farklı oyuncular arasında dağılmış durumda. Bu durumu daha tehlikeli hale getirebilir. İlk yarıda 9 gol atan Serdar'ı kaybettikten sonra onun formuna ulaşan kimse olmadı. Gerçi o da gittiği Göztepe'de gol atamadı.

2012'den bu yana 1. ligteki 4. sezonumuzda 3. kere play-offlara kaldık. 2. ligteki playoff tecrübelerimiz de hala canlı. Bu süreci en iyi bilen takım ve tribünüz. O yüzden tecrübelerden yararlanmak gerekli. Geçen seneki playofflarda  en önemli sıkıntımız aşırı beklentiyle girdiğimiz sinir harbini iyi yürütememek oldu. Kendi kendimizin kuyusunu kazdık. Maç içerisindeki dahi oyun kalitesinde düşüş olabilirken iki maçlık oyunlarda gelgitler olabilir. Tribünün daha sakin olması, futbolculara da o sakinliği yansıtması gerekli. Geçen seneki maçta da görüldüğü gibi 3-0lık yenilgi bile son ana kadar çevrilebilir durumda. O yüzden konsantrasyonu kaybetmeden, sakin ama istekli oyunla, tribünde de aynı destekle maça odaklanmak gerek. Hatalı hareketleri, yanlış kararları hemen protesto etmek yerine biraz daha sakin kalıp oyuncunun kendini toplamasına izin vermeliyiz. Tribündeki gücümüz çoğu zaman sahaya telaş olarak yansıyor. Zaten sene içindeki maçlarda pek çok kez tepki verildi. En azından bu maçlarda oyuncuların hatalarını affettirmelerini bekliyoruz. Yılmaz Vural'ın tecrübesiyle takım içi uyumu sağladığını umuyoruz. Çünkü ihtiyacımız olan şey tam da bu; bir takım olabilmek. Bu maçlar birbirine bağlanma ve inanma maçları. Oyun kalitesinden çok, gerçekten isteyen kazanıyor çünkü.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A