Ana içeriğe atla

Mesele Skor Değil...

Mesele skor değil ama bunu olumsuz skorda dile getirmiş olmamız bu şekilde sorgulanmamıza yol açabilir yine de bir not düşmekte fayda var. Bu notu takımdan daha çok Osman Hoca ile ilgili düşmek zorunda olduğumuzu hissediyorum.

Gerek eski Demirspor tecrübeleri, gerek Osman Hoca'nın samimiyeti ve hırsı, gerek futbolcuların belirgin vurdumduymazlığı ve gerekse istikrar arzusu Osman Hoca'nın geri çağırılması üzerinde belirleyici rol oynadı. Ancak Hoca döner dönmez yapması gerekenlere ilişkin düşüncelerimizi söyleyip, bunları yapmayacaksa dönmesinin pek anlamı olmayacağını da önceki yazılarımızda vurguladık. 

Bugün gelinen noktada sonuç değil ama oyun anlamında alınan yolun hedeflenen yolun gerisinde kaldığını görüyoruz. Sonuç noktasında değil, zira 5 maçtır yeni Osman Hoca dönemine tanık oluyoruz ve 10 puanımız var. Kötü diyemeyiz. Hatta her 5 maçta bu ortalamayı tuttursak şampiyon da oluruz.

Oyun anlamında alınan yola ilişkin de vurgulamamız lazım, artık kolay gol yemiyoruz. Defansif anlamda açıklarımızı kapatmış görünüyoruz. Hedefin gerisinde kalmamız ise ofansif anlamda yeteneklerimizi kullanamamış olmamızdan kaynaklanıyor.

Üretim kabiliyetimizi yitiriyoruz. Evet Samsun'u yendik ama Tiago'nun serbest atışı ile. Çok yaratıcı olamadık o maçta. Karşıyaka maçında "işte bu" dediğimiz anlar oldu ama rakip çok zayıftı, kıstas olamazdı. Altınordu ve Şanlıurfa maçlarını transferlerimiz ile eksiklerimizi gidermemiş olduğumuz için değerlendirme dışı bırakıyorum.

Ligin en çok gol atan ikinci takımıyız. Ancak bunu ilk yarı performansımıza borçluyuz. Ligimizin belki de en iyi hücum hattına sahip olup, ikinci Osman Hoca döneminde bu derece tutuk oynamamıza anlam veremiyorum. 

Bol pas yapmamız, topun bizde kalmasını sağlıyor ve yediğimiz golleri azaltıyor ama bu paslar hep yana-hep yana veya geriye olunca girdiğimiz pozisyonları da azaltıyor. Devre arasını da geride bıraktık, biz neden dikine gidemiyoruz, bu yapıda oyuncumuz neden yok? Oyuncumuz var ise taktiğimiz neden buna dönük değil? Her kim ise bu dikine oynayacak adam onu neden kullanmıyoruz? Oyun kurgusu da dikine oynayacakmışız izlenimi vermiyor. Burak Çalık yok iken adam eksiltemiyoruz, rakip defansları zorlayamıyoruz. E Burak Çalık ilk yarıda bizdeydi. Demek ki bu tipte bir alternatif veya ikinci oyuncu almamışız veya kullanamıyoruz.

Bir diğer husus. Bolu maçı özelinde 1-0 yenilmek ile 3-0 yenilmek arasında fark var mı? Bence yok. Tüm riskleri alıp saldıralım demiyorum, yine ihtiyatlı olalım, 10 kişi kalmış rakipten ikinci golü yememek için defansı bozmayalım ama bir maç içi taktik değiştirmek gerekmiyor mu? Ben zaten aşırı taktik bilgisi olan bir adam değilim. Ancak bir son 10 dakika, vazgeçtim 6-7 dakika doldur-boşalt yapamıyor muyuz biz? Yapabiliyorsak neden yapmıyoruz? Ceza sahasına veya hemen önüne 4-5 futbolcumuz yığılsa zaten Bolu çıkamayacak, oralarda karambol yaratmaya neden uğraşmıyoruz?

Maçın sonları. Artık puanımız gidecek, gidiyor. Neden hırslanmıyor topçularımız? Neden dakika başı yatan Bolulu futbolcuları kolundan tutup kaldırmıyor, neden en azından bizi gaza getirmiyor? Neden pres yapmıyor?

Bunu da geçiyorum. Zemin kötü diyoruz. Tamam zemin kötü, inkar edemeyiz. Peki kaç topumuz kötü zemin nedeni ile sekti de pozisyonu engelledi, kaç öldürücü pasımıza kötü zemin engel oldu? Zemin kötü olduğu için havadan kaç orta yaptık? Ben sorularıma yanıtlar alamıyorum kendi içimde. İddia da etmiyorum futbol konusunda ehil olduğumu. O nedenle, derinlemesine sorular soramıyorum da sormuyorum da. Basit bir taraftarım ve futbolun basit kurallarına ilişkin basit sorular soruyorum. Basit cevaplar arıyorum. Daha doğrusu basit önlemler alınmasını bekliyorum. Basit bir soru daha sorayım.

90. dakikada Anıl'ın oyuna alınmasının gerekçesi nedir? Bu soruyu ben kendime sorduğumda cevabını bulamıyorum. Zaman geçirmek desem, gerideyiz. Oyunu toparlamak desem, uzatmalar başlamış. Serbest atış var ve Tiago oyunda değil desem, değil. Korner mi gerekçe? Korner atsın diye mi? Ben anlayamıyorum. Yoksa sorum mu basit değil?

Sonuç olarak Osman Hocam, bizim takımımız borç batağındaki bir takım ve yönetim bu takıma mali sıkıntı yaşatmıyor. Transfer konusunda da özverili çalıştılar. Size ortam sunulmuyor ise zaten başarı gelmeyecektir, ışık olmayan yerde durmazsınız, durmamalısınız. Size imkanlar sağlanıyor ise göreviniz bu imkanları kullanmak değil mi? Sorun futbolculardan kaynaklanıyor, demeye artık zerre kadar hakkınız yok. "Emek hırsızı" dediniz bu adamlara, yönetim de "al neşteri vur" dedi, devre arasına girdik. Takviyeleri de siz yaptınız, diye biliyoruz. 

Sayın Hocam, bence mesele büyük değil. Bence çok stres altındasınız. Bir rahatlayın, biraz basitleştirin hayatınızı. Gereksiz soru işaretlerini atın kafanızdan. Küçük önlemlerle büyük işler yapabilir bu takım. O küçük önlemleri siz rahatlıkla alabilirsiniz. Lütfen alın. Bizim sizin başarınıza ihtiyacımız var. Başarıdan kastı bu taraftarın (gerçek taraftarı kastediyorum) hiçbir zaman ilk planda şampiyonluk olmamıştır. Başarı futbolun doğrularını yapan ama daha önemlisi yapmaya çalışan bir takım olabilmektir bizim için. Bunları yapalım, şampiyon olamazsak birlikte ağlarız. En azından biz bize ağlarız hocam. Lütfen, lütfen.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.