Ana içeriğe atla

3 Puan ve Fazlası

Malatya'dan 3 puanla dönüyoruz! Oynanan oyunun önceki haftalara nazaran ekstrası pek yok. Pote - Burak Çalık şirketi çalışmaya devam ediyor.

Herkesin birbirini yenme potansiyelinin yüksek olduğu bu ligde ilk etapta başaltında yer edinmek adına bu galibiyet önemliydi. Kağıt üstünde avantajlı görünen fikstürden faydalanamadık, çünkü dediğim gibi, avantaj kağıt üstünden öteye geçmiyor. Lig zorlu ve kopma pek olacak gibi görünmüyor. Biz orta sıra ile farkımızı bir an önce koyarak ligde devre arasına girmeliyiz.

Maçın en önemli isimleri bana göre öncelikle Aykut, Burak Çalık, Attamah ve Pote'ydi. Anıl uzun zaman sonra gelecek için umut verdi. Önceye nazaran daha çalışkan, daha üretkendi. Ancak gereken kadar değil, bunu da not düşelim.

Hüseyin Kala eleştiri alıyor. Katılmıyorum. Takımın aksayan tarafı Hüseyin değil. Kondisyon bazında daha iyi alternatifi olduğunu düşünmüyorum. Atılana kadar sürekli koştu, didindi. Atılması hatalı bir karardı. Ne Timur, ne Astafei farklı nedenlerle buranın oyuncusu değil. Yeni yabancı transfer buraya daha iyi bir alternatif olabilir. Ancak şu an bu mevkide Hüseyin Kala devam edecek. Hocanın tercihinin değişeceğini sanmıyorum. Ancak cezalı olacağı gelecek hafta burada forma bulacak olanın bu şansı iyi değerlendirmesi gerekli.

Malatya taraftarları maç çıkışında bizim otobüslere taş atmışlar. Takım otobüsü de taşlanmış, otobüs şöförümüz Özcan abi yaralanmış. Tüm Malatyaspor camiasını suçlamak doğru olmaz ama şunun üzüntüsünü yaşıyorum ki, o taşları atan insanlık özürlüler Adana'ya gelmeye yüreği yetmeyecek akıl fukaralarıdır. Keşke gelseler de harbi "insanlık" görseler. Maalesef gelemezler...

3 puan aldık, fazlası ne derseniz; özgüven, taraftarla barışma, geleceğe dair umut. Biz her kazanılan 3 puanla bunları tazelemeye hazırız. Taraftar olmak biraz da böyle çocuksu bir heyecanı sürekli yaşamak değil midir?


Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Hüseyin'den beklenen ortasahanın hücum yönüne destek vermesi. Yani Burak ve Pote durduğunda-durdurulduğunda üçüncü adam olarak alternatif yaratabilmesi; şutu pası ya da asistiyle... Fiziksel performansı iyi olsa da bunu bir türlü sonuca yansıtamıyor: Bal yapmayan arı. Böyle oyunculara tribünün gösterdiği sabır azalıyor.

Dün maçta Burak'ın golünde yaptığı boş alana koşu çok önemliydi mesela. Görünmeyen önemli işler yapsa da biraz da görünen bir şeyler yapmasını bekliyorum ben. Denizli'de kaçırdığı tipte gol kaçırmasın ya da takım sıkıştığında çekip vursun bi tane ve takımı rahatlatan golü atsın. Bunlar Anıl için de geçerli.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...