İç sahadaki sıkıntımız devam ediyor. Şimşekler Grubu olmadan 1-0 yenik başladığımız maçta işler istediğimiz gibi gitmedi. Devre sonunda beraberliği yakalamışken serbest vuruşta Oğuz'un her zamanki etkisizliğiyle yenik duruma düştük. Maçın kötülerinden Aykut'un bir başka hatasıyla hakemin saçma penaltı kararı birleşince maçın kaderi belli oldu. Burak'ın golu sonrasında 10 dk iyi tempo yaptık ama gol atamadık. Serbest vuruşlardaki gereksiz organizasyonlar ve kötü vuruşlar yüzünden bu fırsatları da kullanamadık. Orta sahada Hüseyin'le takım güç kaybediyor. Giresun bu sezon ilk kez 3 gol attı. Bu bile savunmamızın ne kadar kötü olduğunun göstergesi. Gol atıyoruz ama kolay gol yediğimiz için maçı kazanmak için 2-3 gol bile yetmeyebiliyor. Daha rahat maçlar bizi bekliyor derken, Demirsporlu'ya rahatlığın olmadığını hatırladık.
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...
Yorumlar