Ana içeriğe atla

Büyüdü Pabuçlar, Evler Büyüdü...

Biz küçücüktük, koca Demirspor da öyle. Güneşte kalmış bir sünger gibi çekmiş büzülmüştü. Kısa pantolonlarımızla, asardık küçük mavi-lacivert kumaşlarımızı balkonlarımıza ve Demirsporla birlikte büyümeyi beklerdik. Biz büyüyelim, Demirspor daha hızlı büyüsün isterdik. Demirspor daha hızlı büyüsün ki; biz mutlu büyüyelim.

Ama biz Demirspor'dan hızlı büyüdük. 

Naklen yayınlarla büyümedik biz.
Köşe yazılarıyla büyümedik.
Hatta radyo anlatılarıyla büyümedik.
Ne bizden menfaat uman siyasilerle büyüdük, ne anında tükenen kombinelerle.
Biz icra konulan otobüslerle büyüdük.
Aylarca parasını alamayan futbolcularla büyüdük.
Üç kuruşa sezon ortasında bizi satan teknik ekiplerle büyüdük.
Hayatımızın en önemli anlarının küçük hesaplara değişildiği dönemlerde büyüyorduk biz.
Travmalarla büyüdük ulan travmalarla.
Açlık grevleri ile büyüdük. 
Mobellaspor'a deplasman yaptık biz.
1 TL'lik eşya piyangoları ile bir hafta sonrasını kurtarmaya uğraşırken hızla büyüdük biz.
Futbolcularımızın ikinci takım formasının olmadığı dönemleri oldu.
Stadımızdan kovulduk.
Tüm bu süreçte inatla büyüdük.

Biz büyürken savaştık.
Savaşırken büyüdük.

Ciğerimizin içine defalarca biber gazı sıktılar da bir sonraki hafta polisten özel gaz isteğinde bulunduk.
Yılmadık biz.
Kolumuza, bacağımıza, kafamıza, neremize denk gelirse jop darbeleri ile büyüdük.
Takımımızı kullanmaya çalışan siyasilere isyan ederek büyüdük.

Bu yazıyı okuyanların hepsi bu sürecin bir parçasını yaşadı. Peki ya Şimşekler Grubu? 
Şimşekler Grubu, sapına kadar, sonuna kadar, en derinden canı yanana kadar bu süreçlerin tamamını yaşadı. Hiçbir acıdan geri durmadı. Onlar geri durmadıkça biz Demirspor'u sevdik.

Bugün Demirspor'a "Asi ve Mavi" diyoruz. Neresi asi Demirspor'un? Dürüst olalım. Asi olan Şimşekler Grubu'dur. Biz Demirspor'u tribünden sevdik. O nedenle isyanı Demirspor'a yüklüyoruz. Şimşekler Grubu'na yüklememiz gereken her şeyi Demirspor'a yüklüyoruz.

İşte bu nedenle bizler birey olarak çok az şeyiz. Ama mesele Demirspor ise Şimşekler Grubu her şeydir. Acı Şimşekler Grubu'dur. İnat Şimşekler Grubu'dur. Mutluluk Şimşekler Grubu'dur. Göz yaşı Şimşekler Grubu'dur. Başarı da hüsran da Şimşekler Grubu'dur.

Bugün Adem TEL mi hedefiniz, Ramazan ÖLÇER mi, Göksel TEL mi? 
Çok eksik kalırsınız. Bizi de alacaksınız. Bugün Ankara Tayfası Şimşekler Grubu'dur. 

Siz camdan köşklerinizden ibaret sanmayın dünyayı. Biz en elitinden en taşralısına sevdamızı tribünde, sokakta büyüttük. Kaybedeceğiniz savaşa girmeyin.

Bugün Şimşekler Grubu tükenmez.

Bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz.

ŞİMŞEKLER GRUBU'NU YOK EDEMEZSİNİZ. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...