Ana içeriğe atla

Mavi Lacivert Yaşamak - 11

Türkay Gül, Tayfa'nın geçmişine ışık tutacak kardeşlerimizden... Mavi lacivert hatıralarını dinliyoruz, 2007'den hem de...

"Arka direkte müsait pozisyonda olmama rağmen ayarsın Okan'ın pası arkama düşünce biraz vakit geçirdik haliyle...

"Baba'dan Demirsporlu" kavramı vardır ya, hah işte ben o şanslı kesimdenim. Ama babamdan daha şanslı olmamı sağlayan durum ise Ankara Tayfasını tanımamdan kaynaklanıyor...

Sene 2007, üniversite hazırlıktayım, o gün Kırıkkale ile kupa maçımız var. Biliyorsunuz hazırlıkta kuş kadar devamsızlık hakkınız var ve maç hafta içi gündüz. Küçük bir ikilemden sonra, okulun da otogara yürüyüş mesafesinde olmasının avantajıyla biniyorum otobüse gidiyorum Kırıkkale'ye...Şimşekler Grubu'nun maça organizasyon yapmadığını yolda öğreniyor ve üzülüyorum. Neyse, tek başıma da olsa izler gelirim diyorum. 5-10 dk rötarlı giriş yapıyorum stada. İçeri girdiğimde 15-20 kadar Demirsporlu görüyorum, çok şaşırıyorum. Onların beni gördüğünde yüzlerindeki ifade beni korkutmaya başlıyor  "Bir kişiyi daha ağımıza düşüreceğiz" ifadesini unutmam mümkün değil. Umut Göktuğ Ügü 'nün "detayın oğlu" sorularından sonra yüzümdeki şaşkın ifadenin yerini endişe almaya başlamıştı. Bu hissiyatım konuştukça değişti ve ilgi hoşuma gitmeye başladı :))) Timur Ekiz'in kırık koltuğa basıp, Kırıkkaleli ultras'ların koltuklarını kırdığımızı düşünmesi ve akabinde hakaretler yağdırması trajikomikti. O gün demiştim; bu çocuk bizim başımızı çok belaya sokar. 7 sene geçti, söylediklerimin arkasındayım :))

Demirsporlular ile Demirspor maçında tanışmak gayet sıradan bir hikaye zaten...Sıra dışı olan şey ise; maç dışı yaşanan güzel anılar, paylaşılanlar, arkadaşlıklar, abiler ve kardeşler...Ankara tayfasını bu kadar çekici kılan da budur. Gurbette okumak çok güzeldir, herkesin yaşaması gerekir ama KOLAY değildir. İşte tam da orada tayfa devreye girer ve yeri gelir ailen, yeri gelir arkadaşın, abin, kardeşin olur...Demirspor hepimizin ortak paydasıdır eyvallah..Takım mağlup olur, galip gelir , küme düşer veya şampiyon olur önemli değil..Yeter ki bu mavi-lacivert insanların arkadaşlığı, birlikteliği mağlup olmasın...

Başta dediğim gibi pas bir hayli geriye düşünce biraz dolandırdım topu, baktım olmuyor kanat değiştiriyor ve sağda kendini gösteren Sinan Güçlü' nün adeta ayağına konduruyorum topu...

Sevgiler Saygılar"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...