Ana içeriğe atla

Mavi Lacivert Yaşamak - 6

Merve de sağolsun, Yavuz'dan gelen pası kontrol edip topu sürmeye başlıyor. Çok da iyi ediyor. Söz sırası onda...

"Günaydın, iki gündür o pas bana gelmesin diye takip ediyordum, geldi, neden diye sorarsanız ne benim “mavi lacivert yaşamak” serisinde yazan arkadaşlar kadar tutkulu ve duygusal hissetmemem ve o kadar deplasman hatıramın olmaması.

Benim çok küçükken bir aşkım vardı, daha sonra büyüdüm, ortaokul ya da lise yılları, ilk zamanını hatırlamam ama yavaş yavaş Demirspor’u tanımaya başladım. Futbolu ve hatta sporun her dalını seyretmeyi seven ben için tabi ki şehrimin takımlarını bilmek ve birini desteklemek önemliydi, çünkü Türkiye’de de bu eksik yapılan bir şeydi. Velhasıl, taraftarı, misyonu, renkleri, duruşu ve belki biraz da cefakarlığı nedeniyle Demirspor beni kendine çekmişti. Dolayısıyla mantığımın beni yönlendirdiği ikinci aşkım olmuştu. Bana gelirsek dedim ya yeterince duygusal değilim diye, benim tek çok duygulandığım, çok kızdığım, çok heyecanlandığım zamanlar tuttuğum takımın maçını izlediğim anlardır, neredeyse kişilik değiştiririm. Güngören maçını hatırlıyorum o gün çok mutluydum çünkü Ankara’dan Adana’ya gelmiştim. Maçı televizyondan izliyorum büyük bir umutla. Son dakikalarda yediğimiz gol, ben televizyonun önünde ayakta duruyorum, yıkılmışım. İşte bizimkilerin bir sözü vardı yenildikçe “bağlılığımız” artar, sanırım öyle bir histi o gün bir dönüm noktası daha eklenmişti Demirspor sevgime, artık daha çok ve daha yakından takip edecektim. Tarihini okuyup başarılarını öğrenecektim.

Günler geçti işte bugün oldu, bir Demirspor platformunda ayağıma pas alıp pas veriyorum. Taraftarların hikayesi çoktur, ve özellikle bizimkiler duygusal adamlardır, bir futbol takımı için ülkenin diğer ucuna gider ve hatta ülke değiştir, yenilseler de acıyı paylaşarak evlerine döner, sevdiklerine sarılır ağlarlar. İşte bu hikayeler beni en derinden etkileyen ve duydukça futbolun aslında ne kadar hayat olduğunu ve asla bugün ki endüstriyelliği ve ortamı hak etmediğini düşündürten. Hepinize teşekkürler, iyi ki varsınız.

24 Aralık'a gelince Yavuz Yıldırım, n'apacağımı ben de bilmiyorum ama ilk andan beri mavi lacivert tarafta olacağıma dair bir his var. Çünkü biz hep kazanmaya daha çok ihtiyacı olan takımı tutarız. :) 
ve duygusallığını en takdir ettiğim taraftarlardan birine atıyorum ben pası, Mustafa Uçar söz sizde

Not: bu yazı yüzünden işe geç kalacağım :)"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir