Ana içeriğe atla

Demirsporlu Gözüyle Okumak - 8

Son zamanlarda sürekli olarak siyasi tarih kitapları okuduğumdan Demirspor'a dair paylaşacak fazla bir şey bulamıyordum maalesef kitaplarda. Yine ilgisiz bir kitap okurken, Demirspor geçti aklımdan. Hilmi Yavuz'un İslam'ın Zihin Tarihi isimli kitabından alıntı yapacağım bu kez. Kitapta Zaman Gazetesi'nde köşe yazarlığı ve Bilkent Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmakta olan Hilmi Yavuz'un son 20 yıldır yazdığı makalelere yer verilmiş. Kitaptan, İslam Dini ve Pragmatizm üzerine yazılan bir makaleyi okurken aklıma Demirspor geliverdi. Alıntılıyorum:
 
"Sonunda söyleyeceğimi şimdi söylemeliyim: Felsefenin gayesi (telos) dünyayı değiştirmekse eğer bunun insanın bu dünyadaki duruşunu değiştirmek anlamına geldiğini düşünüyorum. Dünya ancak insan değişirse değişebilir. Hegel, efendi-köle arasında bu değişimi bir karşılıklılığa, bir diyalektik ilişkiye bağlamıştır. Köle, hem efendiden hem de doğadan gelen çifte bir olumsuzlukla (negativite) karşı karşıyadır; dolayısıyla, onun dünyadaki duruşu, hem değişen hem de değiştirici bir duruştur.
 
... ... ... ...
 
'Ateşten denizleri mumdan kayıklarla geçmek!' Sadece bu metafor bile, bizim bugün dünyadaki duruşumuzu değiştirmeye yeterli olabilir. Bugün Türkiye'de insanın mutluluğu, kendisini, imkansızın aşılmasında gizlemiyor mu? Bu 'aşma'nın da, ancak, verili rasyonalitelere yüz vermeden gerçekleşebileceğini hissettirerek!"
 
Yazar, dünyanın değişiminden bahsederken, dünyası Demirspor olanın algısı o yönde oluyor. Konu Demirspor'u değiştirmek. Demirspor nasıl bir camia?
 
-Kendi gençlerini harcayan,
-Mali yapısı karanlık,
-Önemli kararları küçük kulislerde küçük ilişkilerle alan,
-Siyaseten güç bulmak isteyenlere vizyon imkanı sağlayan,
-Elini verenlerin kolunu kapan,
-Buna ses edenleri "siz bilmiyorsunuz gerçekleri" ile avutup, o gerçekleri hiç açıklamayan.
 
İşte böyle bir camiayız.
 
Peki bu camia nasıl değişir? Bu gerçekleri, yazarın deyimi ile verili rasyonaliteleri, yok sayarak. Ateşten denizleri mumdan kayıklarla geçerek. Korkmadan eldeki imkanlar ölçüsünde mücadele ederek. Rahatsız ederek, sorarak, sorgulayarak, doğruyu alkışlayıp, yanlışı eleştirerek, kelleyi koltuğa alarak.
 
Yöneticilerin başarısızlığa, yaptıkları hamlelere boyun eğeceğimizi sanmalarına, eski çağın deyimi ile bizleri bir piyon veya her şeye rağmen maça gelen birer köle olarak görmelerine karşıt olarak onların önüne dikilerek. Dur diyerek. Onların kendilerini efendiler (!) olarak görmelerine imkan vermeyerek.
 
Burada önemli bir nokta var. Demirspor'u donanımlı olarak destekleyerek. Donanım nasıl kazanılacak? Öncelikle geçmişini iyi bilerek, sonrasında yakın geçmişteki hataları unutmayarak ve hatta bunları arşivleyerek, skor taraftarı olmayarak.
 
Demirspor taraftarına hayatın biçtiği rol taraftarlıktan hep öte olmuştur. Demirspor'u yönlendirmek, yüceltmek, temizlemek hep bu taraftarın görevidir. Bu görevler yerine getirilmeksizin Demirspor desteklenemez.
 
Demirspor'un değişimi için ateşten denizde mumdan kayıkla seyahati göze almak gerekir. İşte bu satırları okurken tam da bu değişimin acı reçetesini hissettim. Fırsat buldukça paylaşımlara devam edeceğim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A