Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, futbolda şiddetin önlenmesi meselesinde taraftarların günah keçisi gibi gösterilmesine karşı çıkıyor. Bu konuda taraftar temsilcileri ile görüşülüp ortak bir eğitim süreci içerisine girilmesi gerektiğini savunan Hasırcı'nın bizle paylaştığı yazısını kısaltarak yayınlıyoruz. Bir Adana Demirspor taraftarı olan Hasırcı'nın taraftarın şiddet karşısında tutum alması için yapılan projelerde Demirspor taraftarının öncü olabileceğini söylüyor ve bu konuda destek bekliyor:
Avrupa Futbol Taraftarları Birliği’nin (FSE) kurucu üyelerinden bir olarak, bu günlerde adeta günah keçisi yapılan futbol taraftarları adına adeta bağırmak istiyorum. Devlet olarak bizler onlara ne verdik ki? Bu kişilere, Kulüpler Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve Yasa Çıkarıcılar olarak onlara ceza vermenin dışında ne yaptık da şimdi onları yığınlar halinde tutukluyoruz?
Acaba siz futbol taraftarlarına yapılanları çözüm için son çare olarak mı görüyorsunuz? Bu güne kadar ki suskunluğumu artık bazı kişileri üzeceğimi bilsem de bozmak istiyorum. Çünkü şu an içinde bulunduğumuz durum; yalınız futbolumuza değil ayrıca spor kamuoyumuza ve ülke huzurumuza da zarar vermektedir.
Holiganizm (yani şiddet ve ırkçılığın) ortadan kaldırılması için her ülkede spora ilişkin yasaların caydırıcı rolünün önemi çok büyük (ama bu yasalar uygulandığı sürece önemlidir), ancak önemle üstünde durulan çözüm yollarından bir tanesi ve en etkileyicisi ise; (Özellikle futbolun çok popüler olduğu ve oynandığı, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya’nın, kısacası tüm Avrupa ülkelerinin uyguladığı) ülke federasyonlarının ‘’kendi taraftar kitlelerinin eğitmesinden ve taraftar projelerini hayata geçirmelerinden’’ geçmektedir!
Ama ne yazık ki, bu gerçekleri kendim söylemekte ve kendim duymaktayım. Böylece sadece kendimi avutmaktan da daha ileriye gidemedim! Bu konuda ülkemizde defalarca yasaların çıkarıldığını ve bu yasalar çıkarılırken ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının göz ardı edildiğini, ayrıca çıkarılan ancak pratiğe geçirilmeyen raflarda çürüyen yasaların olumsuz sonuçlarının her zaman tartışıldığını hatırlatmak isterim! Ama ne yazık ki, hiçbir kurum ya da kişi bugüne kadar ortaya çıkıp da: “Peki, bu taraftarların derdi nedir, ne istiyorlar?” diye bir soru sormadı.
Bu durumda benim kişisel önerim şudur; Tüm taraftarlara, futbol alanlarını yasaklayalım ve futbol müsabakalarını seyircisiz oynatalım’’ diyorum. (Tıpkı ‘’Okullara öğrenci almayın ben müdürlük yaparım ve okuldaki eğitimi krallar gibi idare ederim’’ mantığı ile) bu mantıkla bir yere varamayız! Ama buna sizler de inanmıyorsunuz, futbolun seyircisiz olmayacağı, futbolun vazgeçilmezlerinden biri olan seyircilerin takımlarını ateşlemesi ve coşkusu, hani her iki takımın dostça birlikte sahaya girip-çıktıkları günlere nerede kaldı? Hani taraftar futbolda on ikinci adam idi! Bunları oluşturmak çok mu zor?
Ne yazık ki ben bu kişilere, defalarca taraftarların eğitiminin kaçınılmaz olduğunu söylememe rağmen:‘’Sen anlamazsın hocam, durum sizin bildiğiniz gibi değil‘’ diyen federasyon yetkililerine sesleniyorum; Siz hayatınızda Ultraslan’ın liderleri ile stadyumlarda maç izlediniz mi? Siz Beşiktaş’ın çarşı grubu lideri Alen ile futbol ve taraftarlık konusunu konuştunuz mu? Ve son 3 yıldır Avrupa Futbol Birliği’nin kongrelerine katılan Üniversiteli Fenerbahçelilerin (Ünifeb) pırıl-pırıl taraftarları ile hiç iletişim kurdunuz mu? Ve yine örnekleri çoğaltmak amacı ile sormaya devam ediyorum; siz Ankaragücü, Adana Demirspor, Trabzonspor, Gençler birliği, Karşıyaka, Göztepe, Buca spor, Altay ve daha birçok kulübün taraftar liderleriyle birlikte bir şeyler paylaştınız mı?
Ben paylaştım ve hepsiyle kesintisiz konuştum ve hala görüşüyorum da! Bu arkadaşlarımın mutlaka bir çatı altında içsel sorunlarına yönelik eğitilmeleri gerekir. Onlar kendi eksikliklerini çok iyi biliyorlar bunun yanı sıra özellikle ve öncelikle de futbol kulüplerini yöneten kişileri öncelikli olarak olayların sorumluları olarak görüyorlar. Ayrıca güvenlik güçlerinden şikâyetçiler. Şayet sizler bu insanları dışlayarak şiddeti önleyebileceğinizi sanıyorsanız bir kez daha yanılacaksınız şimdiden hatırlatıyorum.
Acaba siz bir kulüp başkanını, ya da yanlış konuşan, hata yapan basın elemanını, ya da sahada şiddeti adeta üst düzeye çıkaran sporcu, hakem ve antrenörü böyle bir durumda tutuklayabiliyor musunuz? Ya bunları yaparak şiddeti şiddetle çözme yolunu seçersiniz (Ki dünyada örneği yoktur bunun) Ya da yukarıda sözünü ettiğim ve bu güne kadar hiç denemediğiniz taraftar eğitimi konusuna önem verecek ve futbolda şiddet ve düzensizliğin önüne ancak bu yolla geçilebileceğinizi anlayacaksınız. Futbolun içerisindeki Sayın Beyler; şimdi şapkanızı önünüze alın ve bu konuyu bir kez daha düşünün diyorum.
Avrupa Futbol Taraftarları Birliği’nin (FSE) kurucu üyelerinden bir olarak, bu günlerde adeta günah keçisi yapılan futbol taraftarları adına adeta bağırmak istiyorum. Devlet olarak bizler onlara ne verdik ki? Bu kişilere, Kulüpler Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve Yasa Çıkarıcılar olarak onlara ceza vermenin dışında ne yaptık da şimdi onları yığınlar halinde tutukluyoruz?
Acaba siz futbol taraftarlarına yapılanları çözüm için son çare olarak mı görüyorsunuz? Bu güne kadar ki suskunluğumu artık bazı kişileri üzeceğimi bilsem de bozmak istiyorum. Çünkü şu an içinde bulunduğumuz durum; yalınız futbolumuza değil ayrıca spor kamuoyumuza ve ülke huzurumuza da zarar vermektedir.
Holiganizm (yani şiddet ve ırkçılığın) ortadan kaldırılması için her ülkede spora ilişkin yasaların caydırıcı rolünün önemi çok büyük (ama bu yasalar uygulandığı sürece önemlidir), ancak önemle üstünde durulan çözüm yollarından bir tanesi ve en etkileyicisi ise; (Özellikle futbolun çok popüler olduğu ve oynandığı, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya’nın, kısacası tüm Avrupa ülkelerinin uyguladığı) ülke federasyonlarının ‘’kendi taraftar kitlelerinin eğitmesinden ve taraftar projelerini hayata geçirmelerinden’’ geçmektedir!
Ama ne yazık ki, bu gerçekleri kendim söylemekte ve kendim duymaktayım. Böylece sadece kendimi avutmaktan da daha ileriye gidemedim! Bu konuda ülkemizde defalarca yasaların çıkarıldığını ve bu yasalar çıkarılırken ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının göz ardı edildiğini, ayrıca çıkarılan ancak pratiğe geçirilmeyen raflarda çürüyen yasaların olumsuz sonuçlarının her zaman tartışıldığını hatırlatmak isterim! Ama ne yazık ki, hiçbir kurum ya da kişi bugüne kadar ortaya çıkıp da: “Peki, bu taraftarların derdi nedir, ne istiyorlar?” diye bir soru sormadı.
Bu durumda benim kişisel önerim şudur; Tüm taraftarlara, futbol alanlarını yasaklayalım ve futbol müsabakalarını seyircisiz oynatalım’’ diyorum. (Tıpkı ‘’Okullara öğrenci almayın ben müdürlük yaparım ve okuldaki eğitimi krallar gibi idare ederim’’ mantığı ile) bu mantıkla bir yere varamayız! Ama buna sizler de inanmıyorsunuz, futbolun seyircisiz olmayacağı, futbolun vazgeçilmezlerinden biri olan seyircilerin takımlarını ateşlemesi ve coşkusu, hani her iki takımın dostça birlikte sahaya girip-çıktıkları günlere nerede kaldı? Hani taraftar futbolda on ikinci adam idi! Bunları oluşturmak çok mu zor?
Ne yazık ki ben bu kişilere, defalarca taraftarların eğitiminin kaçınılmaz olduğunu söylememe rağmen:‘’Sen anlamazsın hocam, durum sizin bildiğiniz gibi değil‘’ diyen federasyon yetkililerine sesleniyorum; Siz hayatınızda Ultraslan’ın liderleri ile stadyumlarda maç izlediniz mi? Siz Beşiktaş’ın çarşı grubu lideri Alen ile futbol ve taraftarlık konusunu konuştunuz mu? Ve son 3 yıldır Avrupa Futbol Birliği’nin kongrelerine katılan Üniversiteli Fenerbahçelilerin (Ünifeb) pırıl-pırıl taraftarları ile hiç iletişim kurdunuz mu? Ve yine örnekleri çoğaltmak amacı ile sormaya devam ediyorum; siz Ankaragücü, Adana Demirspor, Trabzonspor, Gençler birliği, Karşıyaka, Göztepe, Buca spor, Altay ve daha birçok kulübün taraftar liderleriyle birlikte bir şeyler paylaştınız mı?
Ben paylaştım ve hepsiyle kesintisiz konuştum ve hala görüşüyorum da! Bu arkadaşlarımın mutlaka bir çatı altında içsel sorunlarına yönelik eğitilmeleri gerekir. Onlar kendi eksikliklerini çok iyi biliyorlar bunun yanı sıra özellikle ve öncelikle de futbol kulüplerini yöneten kişileri öncelikli olarak olayların sorumluları olarak görüyorlar. Ayrıca güvenlik güçlerinden şikâyetçiler. Şayet sizler bu insanları dışlayarak şiddeti önleyebileceğinizi sanıyorsanız bir kez daha yanılacaksınız şimdiden hatırlatıyorum.
Acaba siz bir kulüp başkanını, ya da yanlış konuşan, hata yapan basın elemanını, ya da sahada şiddeti adeta üst düzeye çıkaran sporcu, hakem ve antrenörü böyle bir durumda tutuklayabiliyor musunuz? Ya bunları yaparak şiddeti şiddetle çözme yolunu seçersiniz (Ki dünyada örneği yoktur bunun) Ya da yukarıda sözünü ettiğim ve bu güne kadar hiç denemediğiniz taraftar eğitimi konusuna önem verecek ve futbolda şiddet ve düzensizliğin önüne ancak bu yolla geçilebileceğinizi anlayacaksınız. Futbolun içerisindeki Sayın Beyler; şimdi şapkanızı önünüze alın ve bu konuyu bir kez daha düşünün diyorum.
Yorumlar