Ana içeriğe atla

Samsunspor:2 - Adana Demirspor:2

Samsun'dan 1 puanla dönüyoruz. Rakiple son üç maçımız berabere bitti.

Maçın başında Birol'la penaltı kaçırdık; 2 kere öne geçmemize rağmen galibiyeti getiremedik. Özellikle ilk yarı, geçen haftalara göre oldukça kötü oynadık; topu kontrol edemedik ve sadece kontra toplara bağlı kaldık. Gerçi böylece yakaladığımız iki pozisyonun biri penaltı biri gol oldu.

Geçen haftanın isteksizlerinden Erçağ ve defansın "ağır" abisi Burak bu hafta kesik yedi. Yerlerine Gökay ve Yiğitcan oynadı. Gökay'ın ilk maçlardaki enerjisi yoktu; kaptırdığı toptan golü yedik. Mehmet Eren hala isteksiz ve vurdumduymaz. Halbuki o biraz kıpırdayınca takım canlanıyor.

Birol'un penaltısında ise kaleci çok iyi uzandı; kaçırmaktan ziyade kurtarılan bir penaltıydı.

Yediğimiz ikinci gol tam komedi. Kafa ile altıpasa indirilen topta rakip futbolcunun rahatlığı... Asıl komik olan direk dibindeki Keremcan'ın ofsayt diye el kaldırması! Keremcan saha içinde agresif tavırlarıyla da antipati topluyor. Tıpku Juninho'nun her duran topta sorun çıkarması gibi.

Efe iki golle takımı ayakta tuttu. Onun toparlanması kalabalık ama sonuç üretmeyen orta sahamız için elzem. Kaptan olarak takımı canlandırmak zorunda; bugün bunu biraz daha iyi yaptı.

Rostand'ın bir maç daha 90 dkya yakın oynaması Yücel Hoca'nın bu futbolcudan vazgeçmeyeceğini gösterdi. Bizim göremediğimiz bir şeyleri görüyordur umarım. Yusuf'un uzun süre sonra az da olsa oynaması, günün artılarından olarak kayda geçsin.

Deplasmanda 1 puan iyidir ama kendi sahamızda kaybettiğimiz 3 puanı telafi etmiyor. Takımın acilen vites yükseltmesi ve kazanma azmini ortaya koyması lazım.

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Efe ve Yiğitcan hariç, bu takımın böyle ruhsuz oynamasını kabullenemiyorum. Takımın bu kadar kötü yönetilmesi içimi kemiriyor. Rostland gol atacak diye, Juninho'nun harcanmasına çıldırıyorum. Takım toplanalı üç ay geçmiş Antep belediye maçının ilk yarısı hariç, sistemli bir oyun düzeni daha görmedim sahada. 5 haftalık yücel ildiz'le görebildiğim tek şey, disiplinsiz, ruhsuz bir oyuncu topluluğu. Ya bir çözüm bulsun ya da istifa etsin. Kanser olduk yeter !

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...