Ana içeriğe atla

Yönetim ve Değişim

Geçen hafta Başkan Tuncel'le görüşmemizin net bir sonucu, bugüne yaptığımız çalışmaların gerek taraftar gerekse yönetim nezdinde yankıları olduğunu görmek oldu. Boşa kürek çekmediğimizi hissetmek güzel. Tabii ki birebir görüşmelerde yazdıklarımızın etkili olduğunu görüyorduk ancak resmi bir toplantının temel meselesinin, bizim 2007'den bu yana -bazen kendi aramızda bazen genel düzeyde- yapıp ettiklerimize dayanması mutluluk verici. Demirspor'da kurumsal bir yönetim anlayışına sahip olmak ve profesyonellik yönünde adımlar atılacağını, en azından bunun önemli bir gündem maddesi olarak kulübe yerleştiğini, gördük.

Başkan, kendisini sıkça eleştirdiğimizi hatırlatırken, daha önce blogta kullandığımız bir fotoğrafa atıf yaptı; elinde Adanaspor bayrağı ile görüldüğü fotoğraf. Tuncel, davetli olarak gittiği bir toplantıda mecburen böyle bir ana denk gelindiğini ama bunun bile eleştirildiğini söyledi.

Onur Biçer'in detaylıca, benim de kısaca değindiğim gibi, eleştirilerin temelinde Mustafa Tuncel'in kendisi yoktu. Demirspor Başkanlık makamı ve yönetimleri vardı. Demirspor'un başarısını isterken, biz kişilerin başarısının peşinden gitmiyorduk.Kendisine bunu hatırlattık. Bu ve benzer eleştirilerin -ki aynı zamanda taraftar ilkeleri benzeri taleplerin- kendisinden önceki başkanlara da iletildiğini söyledik. Dolayısıyla destek de eleştiri de kişinin şahsına değil, temsil ettiği makama yönelik olarak yapılıyor. Ne Tuncel ile ne de başka bir isimle husumetimiz yok.

Demirspor'un iyi yönetilmesini istiyoruz. Derdimiz bu. Bunun için sözden ziyade eylem de üretmek gerektiği kanaatindeyiz. Tabii ki kötü anıları yaşatan isimlerin yönetimde olması pek çok taraftarı kuşkulandırıyor. Tuncel değişmeye dair bir irade beyanı gösterse de olsa bile örneğin yönetimde aktif olarak rol alan Gökoğlu ismi, akıllarda hala şüphe uyandırıyor, soru işareti bırakıyor.

Daha önceki güvensizliklerin, "değişti mi acaba?" korkularının yerine, işe bakmak, yapılan işle ilgilenmek bize daha yarar getirecektir. Böylece korkularımıza yenilmek yerine somut durumları konuşabiliriz. Toplantıda söylediğim gibi, "tarih öğretir" ve bu öğreticiliği kişisel tarihlerimizden yola çıkarak ele almak gerekli.

Demirspor'u yönetimlerini sevdiğimiz için sevmedik. Karamsarlıktan ziyade, umut etmek ve bununla birlikte değiştirmek için de mücadele etmek gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...