Ana içeriğe atla

Yönetim-Taraftar Görüşmesi

Ankara Tayfası olarak her zaman taraftarın Adana Demirspor yönetiminde daha etkili olmasını savunduk; kitlesel gücün kulüp yönetiminde olduğunca etkili olmasının yollarını aradık. Geçen yılki yürüyüş ve yönetime tavır bu gücün göstergesiydi. Belki sonuçta başarılı olmadı ama taraftarın, yönetimden bağımsız bir duruşu olabileceğini gösterdi.

Biz yönetici değiliz tabii ki; taraftarız; ama katılımcı bir taraftarlığın kulübü güçlendireceğini, fikir alışverişinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunu bazen yazarak, bazen pankartla, bazen proje önererek, bazen birebir konuşarak yaptık. Bu süreç, bir iki yıldır daha yoğun yaşanıyor, doğrudan temaslar artıyor. Bunu yıllardır blogta sürdürdüğümüz düzeyli çizgiye borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Eleştirinin de desteğin de dozunu iyi ayarlamaya çalıştık; iki uçta da şirazeyi kaçırmamaya çalıştık. Her şeyden öte biz yönetimleri ya da isimleri sevdiğimiz için değil Demirspor'u sevdiğimiz için bu yolda devam ediyoruz.

Şimdi yönetime iletilen önerilerin içinde bizim sunduğumuz metinler de var ve yakın zamanda olması beklenen yönetim-taraftar görüşmesinde ele alınacak bu önerilerimiz. Daha önce "görüş alışverişi devam ediyor" başlıklı yazıda bundan bahsetmiştim.

Tabii bu durumda Şimşekler Grubu'nun konuşmaya ve dinlemeye yatkın olmasının da olumlu etkisi var. Yani söylediklerimizi boşa gitmediğini, doğru muhataplara ulaştığını biliyoruz. Okuyucularımız arasında bizim Grubu eleştiremediğimizi düşünen varsa, yanılıyorlar. Biz kod adlarla, nicknameler üzerinden, internet sitelerine yollanan isimsiz yorumlarla değil doğrudan eleştirilerimizi iletiyoruz. Bazen uzlaşıyoruz bazen uzlaşamıyoruz ama önemli olan taraftarlar arasında bu diyaloğun devam etmesi.

Grupta ayrılmaların yaşandığı birkaç yıllık dönemde ve tabii internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, çoğunlukla sezon öncesi, yönetim ya da teknik direktör değişikliği sonraları grubu eleştirmek moda oldu. Benim düşüncem şudur ki Şimşekler Grubu'nu güçsüzleştirmek, Adana Demirspor'un yararına olmayacaktır. Grubun itibar kaybetmesiyle camiada daha iyiye gidecek bir şey bulunmuyor. Tersine grubun daha etkili hale gelmesi, camiayı güçlendirir. Bu durumda, "eleştirmeyelim mi yani?", diye sorulabilir. Cevap basit: Eleştiri ile spekülasyonu birbirine karıştırmamak gerekir. Eleştiri, somut işler üzerinden olmalı. Sürekli suçlama üretmekle eleştirinin de etkisi kalmıyor.

Taraftar arasındaki ayrışmalar, bölünmeler doğaldır; Demirspor'a dair farklı bakış açıları olabilir. Ancak bölünmeyi destekleyici, ayrımı özendirici adımların hiçbir şey kazandırmadığı ortada. "Biz olduk, ayrıldık" demek yerine "birlikte yapalım" demeyi tercih ederim. Özellikle Adana'da taraftar grupları arasında minimum düzeyde de olsa devam eden teması kesmeye çalışmak, herhangi bir tarafı sürekli kötü işler yapıyor gibi göstermenin bir anlamı yok. Yönetim-taraftar görüşmesi kadar, taraftarlar arası görüşmenin de önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...