Ana içeriğe atla

Demirspor, Ankara'da

Adana Demirspor bir kez daha Ankara'ya geldi. En son geçen yıl Kızılcahamam ve Şekerspor maçları için gelmişti ama pek yüzümüz gülmemişti; K.Hamam'da buzdan sahada 0-0 berabere kalmış, Cebeci'de ise düşme hattındaki Şeker'e 2-1 yenilmiştik.

Ankara Demirspor'a da ev sahipliği yapan Cebeci Stadı'nda 2002'de Şekerspor'u 2-1 yenerek kümede kalmak için önemli bir adım atmıştık. O sene, ligin ilk haftalarında Ostim'de Ankaraspor'a 5-3 yenilirken (Süper Mario Taner'in hat-trick yapıp 9 kişi kaldığımız maç) çıkan tribün olayları bize 3 maç cezaya mal olmuştu. 2004'te yine Ostim'de o sene şampiyon olacak Ankaraspor'dan şubat soğuğunda 1 puan almamız, tribündeki bizleri mutlu etmişti de takımın ligte kalmasını sağlayamamıştı. 2004'te Telekom'un halısahadan bozma stadında nadir deplasman galibiyetlerimizden birini almıştık, 0-1 ile... 2010'da yine aynı sahada Telekom'la 1-1 berabere kalmıştık. 2007'de Ostim'de Şekerspor'dan 2-2'lik beraberlik, İlker Avcıbay'ın tribüne gelip tapma hareketi yaptığı malum maç, Ankara'da alınan bir diğer puandı. 2010'da  Cebeci'de Pursaklar'dan aldığımız 1 puan ise pek kıymetli değildi.

Demirspor'un Ankara mesaisi, 1960'lara kadar uzanır. Türkiye Milli Lig'te İstanbul-Ankara-İzmir takımları dışında boy gösteren ilk takım olan Adana Demirspor, o dönemin koşulları gerekçe gösterilerek iç saha maçlarını Ankara'da oynamak zorunda bırakılmıştı. Rahmetli Ali Hoşfikirirer'in Adana futbolu kitabındaki yazısında belirttiği gibi, o dönemin yöneticilerinin büyük bir hatasıydı bu durum. O Ankara maçları pek iyi gelmemişti bize, ama yine de Selami Tekkazancı'nın Füze lakabını alması Ankara'daki 2-2'lik Galatasaray maçında Turgay Şeren'e attığı füzelerin sonucuydu.

'94-95'te de, malum Ankaragücü maçından sonra alınan ceza yüzünden, Trabzonspor ile 19 Mayıs Stadı'nda oynayıp 3-0 yenilmiştik. Halbuki 1994'ün Mayıs'ında Dardanel'i o statta yenip şampiyon olmuştuk!

Yakın tarihte 19 Mayıs Stadı maceramız Gençlerbirliği kupa maçları ile olmuştu. Grup maçlarında 1-0 yenilmiştik. Çeyrek finaldeki maçta ise içeride yine 1-0 kaybettiğimiz maç sonrası 19 Mayıs'ta 2-1 öne geçsek de Traore'nin o inanılmaz kafa vuruşu ile 2-2'ye bağlanan maç sonrası elenmiştik. Grup maçlarında Şimşekler Grubu 2 otobüs gelmişti diye hatırlıyorum, biz de kalabalık bir grup Güvenpark'ta toplanıp gitmiştik maça. 2-2'lik maçta bu kez grup yoktu ama Şubat'ın o soğuğunda önümüzdeki Ziraat Bankası reklam panosunu davul edip avuçlarıyla bam bam patlatan anlamlı bir kalabalık vardı mavi-lacivert cephede!

Yarınki maç yine 19 Mayıs'ta ama bu kez seyircisiz. Direnen bir Ankaragücü'ne karşı, frenlerini çekmiş bir Demirspor sahada olacak. Bakalım, Ankara'nın havası lokomotif'in ateşini yeniden harlayabilecek mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A