Ana içeriğe atla

Bir Kadının Ölümü

ABD vatandaşı Sarai Sierra'nın Türkiye'de kaybolduğu haberinin ardından çok rahat bir şekild kesin öldürülmüştür diye düşündük. Türkiye'de kadına yönelik cinayetler, erkek şiddeti, koca dayağı o kadar sıradanlaştı ki, ABD'li kadının da öldürüldüğüne şaşırmadık. Ajan mıydı, burada ne işi vardı, çeşitli komplo teorileri üretildi. Doğru da olabilir. Aslında sorun, o haberi duyduğumuzda hissettiğimiz normallikti; bir insanın ve kaybolan bir kadının ölümündeki normal hislerimizdi. Ölümün, şiddetin sıradanlaştığı bir ülkede yaşamın değeri ayaklar altındayken, yaşama dair mücadelelerin önemi daha artıyor.

Vatan gazetesi'nde Müge İplikçi'nin kaleminden: ( http://haber.gazetevatan.com/Haber/511469/1/Gundem )

"Biz bu topraklarda ‘yalnız bir kadının başına her türlü felaket gelir, cesaretini sakın sınamaya kalkma’ cümlesiyle büyürüz, bacaklarımızı sürekli bitiştirerek. Cesaret... Her daim esarete göz kırpabilen o pırıltılı sözcük! Elimizden kaçıp gider her seferinde. Cesaretini sınamak yetişkin, yaşam sorumluluğunu üstlenebilen bir kadın olmaktır aslında. Kendi sesinden korkmamak, gölgenle buluşabilmek, düşlerini kendin için gerçekleştirebilmek...

Ne var ki durum hiç de parlak değildir. ‘Kadının sırtını sopasız, karnını sıpasız bırakmamak gerek’ diyen bir atasözünün çıktığı topraklardır burası. Hâlâ yaşadığına ve dolaşımda olduğuna göre, karşılığı da var demektir fazla fazla.

Kadının sırtını sopasız bırakmayan bir toplumuz biz. Karnını sıpasız bırakmamak yolunda da alınan bir sürü ‘yeni, çağdaş ve demokrat’ olduğu savlanan kararlarımız var. Başka bir deyişle kadınlarını damızlık olarak gören ve esasen kadınlardan korkan bir toplumuz.

Ne tuhaftır ki bu ülkede tarihsel olarak bize bizi anlattığı sanılan iki kadın tipi vardır: İffetli kadınlar ve iffetsiz olanlar! O kadar eski bir hikayedir ki bu, o kadar eski. Bir o kadar da eskimeyecek bir hikaye! Koca koca edebiyatçılarımız zamanında bu uğurda eserler bile vermişler; daha da ötesine varıp oylarını iffetli kadınlardan yana kullanmışlardır. İffetsiz kadınlarsa en baştan cezalandırılmaya yazgılıdırlar.

İffetsizlikten ne anlaşıldığı ise gerçek bir muammadır; o şeffaf sınır, hoyrat ama görünmez bir erkek eli tarafından çizilmiştir. Anlaşılan tek şey vardır: İffetli kadınlar ‘bilinen’ bir ev içi hapsine, iffetsizler ise kanıksatılmış bir ‘bilinmeze’ mahkum bırakılmışlardır. Bu bilinmezin içinde şiddetin her türlüsü mevcuttur. Ama hemen belirtelim ki iffetli kadınların maruz bırakıldıkları şiddet de az değildir.Bu hoyrat şeffaf sınırı zorlamaya çalışanların başına neler gelir neler... Böylesi bir yola çıktığımız zaman keşfetmenin gururuyla, sırtımız sıvazlanarak değil ‘her cesaretin bir bedeli vardır’ cümlesiyle uğurlanırız.

Ne diyeyim... Cesaretin cesaretimiz, bu yoldaki gerçek esaretin esaretimizdir Sarai Sierra."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.