Tavşanlı deplasmanını bir de organizasyonun içindeki Çağatay Biçer'den dinleyelim; tayfanın yeni ekibinin cengaverlerinden....
--
--
Hikaye şeklinde anlatacağım, içimden geldi... Deplasmandan bir gün önce Kırıkkale'den 2 misafirimiz geldi,
tayfa otobüsünde beraber gidecektik, gittik vesselam. Geldikleri andan itibaren mavilere boyandık, evde mavi
fırtınanın artçı sarsıntıları başladı o an. Beraberce geceye kadar çay, sigara içtik , saat 03.00
sıralarından uykuya geçmeye karar verdik, saatleri de kurmuştuk 5 telefon birden sabaha.
Sabah oldu saat 6.00 da uyanmamız gerekirken, saat 7.00 gibi
uyandım, arkadaşlarımı uyandırdım. Anında bir telefon paparayı yedik Nadir Abi'den.. :)
Nasıl hazırlandığımı bende hatırlamıyorum , zaten
formalarımla yatmıştım. Taksiye bindik yetişmek için, Ankara Tayfa'nın çoğu hazır bekliyordu Sıhhiye Köprüsü altında. 7.30 gibi yola çıktık yavaştan, pankartlarımız hazır,
otobüse bayrağımızı astık , dikiz aynasına da atkımız yola koyulmuştuk..
Yolda binecek olan arkadaşlarımızı da aldıktan sonra ,
marşlarla devam ettik Kütahya yoluna...
Tayfanın eskileri, yenileri çok güzel bir kaynaşma oldu.
Kütahya'ya vardık sonunda,
sağ olsun Kütahyasporlu kardeşlerimiz bizi güzel bir şekilde
ağırladılar, tribünde de yanımızda oldular. Neyse stada geldiğimizde İzmir Tayfası ve İstanbul Tayfa'da
ordaydı.. Bu deplasman birazda tayfaların buluşması oldu.
Tribünde bir türlü senkronize olamadık, Kütahyasporlu
arkadaşlarında marşları bilmemesiyle ve her kafadan bir ses çıkmasıyla Şimşekler Grubu'nun deplasmanlardaki hasretini bir kez daha
çektik. Herşeye rağmen Tayfanın eski günlerine döndermek,
canlandırmak adına güzel bir deplasmandı.
Verilmeyen bir golümüz vardı. Çok da iyi oynayamadık. Yenildik , 'En büyük sen değil misin, aldırma Şimşek aldırma
dedik' '"Yıkıla, Yıkıla" dedik , ''Hep hüzün acı ve keder , gün
gelir bu dertler biter , yaşa, varol Adana Demir '' dedik. Dönüş yolculuğuna geçtik...
Yorumlar