Ana içeriğe atla

İkinci Kuşak Tayfa

2007'de birlikte deplasman yapmaya başlayan, Gurbette Demir Gibiyiz pankartının arkasında toplanan grup, yerini yavaş yavaş ikinci kuşak diyebileceğimiz bir ekibe bırakıyor.

İlk kuşak ekip, Ankara'daki Demirsporlular olmanın ötesinde Ankara Tayfası olmanın en önemli adımı olarak, birlikte birşeyler yapma pratiğini geliştirmişti. Birkaç yıl boyunca bu hareketli dönem devam etti. Birlikte önemli işler yaptığımızı düşünüyorum bu sürede. Sonra zamanla birçok kişi mezuniyet, tayin, iş güç gibi dertlerle Ankara dışına gitti. Ergin, Emrah, İsmail Deniz, Göktuğ, Türkay derken sonbaharda ben ve en son da Fırat-Meral Ateş çifti Ankara'dan ayrılanlar arasına girdik.

2008'ten beri blogla ilgilenen kemik tayfa, bir süre sonra ilik tayfaya dönüştü! Askerlik sonrası vertumnus'un de elini çekmesiyle şimdi ben (Yavuz), Mustava ve Onur Biçer olarak yazmaya devam ediyoruz. Mustava ve Onur, eskinin temsilcisi olarak hala Ankara'yı bekliyorlar! Abdullah da deplasmanların vazgeçilmezi ve pankart sorumlusu olarak Tayfa'nın bayrağını dalgalandırıyor. Ama blogta yazmasa da Ankara'da son dönemlerde yeniden kıpırdanma ve birşeyler yapma derdinde olan arkadaşlar var.

İlk kuşağın arkadaşlık derecesine onların da ulaşması en büyük dileğim. Son zamanlarda toplanıp beraber maç izlemeler, mont siparişi derken şimdi de Tavşanlı deplasmanı için organize oluyorlar. Bu konuda, tayfanın facebook sayfası takip edilebilir. Onların çabalarıyla Tayfa'nın varlığı blog dışında da devam ediyor.

Bu arada twitter'da da 1000 takipçiyi geçtik... Onu da duyuralım!

Yorumlar

Unknown dedi ki…
sizlerle gurur duyuyoruz, demirspor taraftarı arasında bilinçli kültürlü ve mantıklı üreten en önemli kesimisiniz yolunuz açık olsun herdaim.
ahmehmet dedi ki…
Ankara Tayfa bize ilham veriyor!
yavuzy dedi ki…
Teşekkür ederiz. :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...