Yarınki rakibimiz Göztepe ile en son 2003-04, sezonunda yine şimdinin 1.lig'i-o zamanın Lig A'sında karşılaşmıştık. İzmir'deki maçı 2-0, Adana'daki maçı 3-1 kazanmıştık. (Ben sanırım Adana'daki maça gitmiştim.) O yıl iki kulüp birlikte 2. Lig'e, Lig B'ye düştü. Bir önceki yıl da Süper Lig'ten düşmüş olan Göztepe, serbest düşüşünü durduramadı ve Amatör Lig'e kadar indi. Amatör Ligteki ilk sezonunda 2008'te 3. lig'e yükselme mücadelesinde ilk kademeyi geçse de ikinci kademede Ayazağaspor'a yenilip Amatör'de kaldı ancak isim değişikliğiyle Aliağaspor, Göztepe olunca 2008-09 sezonunda 3. lig'ten mücadelesine devam etti. İsim değişikliği nedeniyle, 2003-04 sezonundaki maçlarımızda TFF kayıtlarında rakip olarak Aliağa adı geçiyor.
Göztepe'nin hikayesi, mali disiplinsizliğin ne tür sonuçlar doğuracağının tipik göstergesi. Aşağıda yer verdiğim pasaj, Serkan Boyacıoğlu'nun derlediği, İletişim Yayınları'ndan çıkan İnadına Göztepe kitabından...Biz de sallanmıştık ama yıkılmadık, yine de bu satırlar bize her zaman olası kötü günleri hatırlatmalı.
"Bir zamanların Göztepe'sini övenlerin temas ettiği nokta hep şu olmuştur: 'O Göztepe hiçbir zaman üç büyüklere özenmedi, kendi başına bir büyük olmayı seçti.' Ancak bugünün Göztepe'si hakikaten benzeri çokça görülmüş, paralı bir başkan sayesinde tepelere oynayan tipik bir Anadolu takımı olmaya özendi. Benzer hikayelerin çoğunluğunda olduğu gibi tepetaklak düşüp eskisinden beter bir duruma kaçınılmaz olarak düştü.
Öyleyse yapılacak tek bir şey var, muhtaç olunan kudreti o sahip olunan gelenekte aramak. Elbette ne İzmir ne dünya ne de futbol '60'lardakinden farklıdır. Bugünkü başarısızlığın bir sebebi de o dünyanın artık varolmadığını fark edemeyip yeni gelene uyum sağlayamamış olmak. Uyum sağlamaya kalkışınca zengin işadamına sarılmak, bir aralar hatta Cem Uzan'ın başkan olması hayalini kurmak, AKP iktidarından belediye başkanlığı kapmak hatası işelnmiştir hatası işlenmiştir." (Serkan Seymen, syf. 129-130)
Geldiğimiz noktada, Göztepe gibi köklü takımlarla oynadığımız için mutluyum; Mayıs'taki şampiyonluğun değerini daha iyi anlıyorum.
Göztepe'nin hikayesi, mali disiplinsizliğin ne tür sonuçlar doğuracağının tipik göstergesi. Aşağıda yer verdiğim pasaj, Serkan Boyacıoğlu'nun derlediği, İletişim Yayınları'ndan çıkan İnadına Göztepe kitabından...Biz de sallanmıştık ama yıkılmadık, yine de bu satırlar bize her zaman olası kötü günleri hatırlatmalı.
"Bir zamanların Göztepe'sini övenlerin temas ettiği nokta hep şu olmuştur: 'O Göztepe hiçbir zaman üç büyüklere özenmedi, kendi başına bir büyük olmayı seçti.' Ancak bugünün Göztepe'si hakikaten benzeri çokça görülmüş, paralı bir başkan sayesinde tepelere oynayan tipik bir Anadolu takımı olmaya özendi. Benzer hikayelerin çoğunluğunda olduğu gibi tepetaklak düşüp eskisinden beter bir duruma kaçınılmaz olarak düştü.
Öyleyse yapılacak tek bir şey var, muhtaç olunan kudreti o sahip olunan gelenekte aramak. Elbette ne İzmir ne dünya ne de futbol '60'lardakinden farklıdır. Bugünkü başarısızlığın bir sebebi de o dünyanın artık varolmadığını fark edemeyip yeni gelene uyum sağlayamamış olmak. Uyum sağlamaya kalkışınca zengin işadamına sarılmak, bir aralar hatta Cem Uzan'ın başkan olması hayalini kurmak, AKP iktidarından belediye başkanlığı kapmak hatası işelnmiştir hatası işlenmiştir." (Serkan Seymen, syf. 129-130)
Geldiğimiz noktada, Göztepe gibi köklü takımlarla oynadığımız için mutluyum; Mayıs'taki şampiyonluğun değerini daha iyi anlıyorum.
Yorumlar