Nostalji serimize devam edelim; bu haftaki rakibimiz Tavşanlı Linyit'le 2010 play-offlarında ilk turda karşılaşıp elenmiştik. Sezon başından beri süren rövanş alma hali bu hafta da sürecek mi?
2009-2010 sezonu, biki playoff finalinin ardından gelen yıkımın etkisiyle 2008-09'daki başarısız sezonun ardından yeniden yapılanmaya gidildiği, daha mütevazi kadronun kurulduğu, mali sıkıntılar içinde kulübün ayakta tutulmaya çalışıldığı bir sezondu. Bu çabaların en büyüğü rahmetli başkan Bekir Çınar'a aitti tabii ki; onun ikinci sezonuydu; çeşitli kereler mücadelesinde yalnız bırakılmıştı; Aytaç Durak'tan bağımsız bir yönetimin zorluklarını yaşayan, Durak'ın çeşitli engellemelerine maruz kalan bir yönetimi vardı. Antalya'daki playofflara giden yolda, grupta üçüncü olduğumuz için yükselme grubuna kalamamıştık. Kademe grubunu hep zirvede götürdük. Kadroda kalede ÖmerKahveci, Ferami Kuşçu, Serdar Döndü, İbrahim Selen gibi altyapıdan gelen oyuncuların şans bulmaya başladığı dönemdi. Teknik direktör Hüseyin Özcan da takıma yeniden mütevazı ve saygın bir hava katmıştı. 92-93 doğumlu gençlerle destekli kadro, play-offlara gitmeyi başarmıştı ancak ilk turda Linyit'e penaltılarla elenmekten kurtulamamıştık.
O maçta, Tayfun Özkan'ın son dakikalarda yakın mesafeden vurduğu kafa ve kaçırdığı gol, penaltılarda yine Tayfun ve Aydın kaçırdığı penaltılar kaderimizi belirlemişti. Maçı, TRT vermiyordu, yerel kanalın internet sitesinden Ankara'da Ankara Kültür Evi'nde bilgisayar başında takip etmişti Tayfa'dan arkadaşlarla. Statta, Adana protokolü bizi bir kezdaha yalnız bırakmıştı, Kütahyalı rakibimizin gördüğü desteğin tersine... Bekir Başkan ise tribündeydi ve herkes kadar o da heyecanlı ve sonunda üzüntülüydü! Yakın zaman sonra "içimizden biri" olarak da aramızdan ayrıldı zaten...
Linyitspor o yıl 3. ligten çıkmıştı ve bizi eleidkten sonra Trabzon ve Eyüp'ü de geçip şampiyon olmuştu. Geçen iki sezonda da 1. ligte kalmayı başardı.
Geçmişin yükü omuzlarımızda, bizi ezdikçe ezdi; onu atıp şahlanmak için bugünlerin gelmesini bekliyorduk, artık adım adım azaltıyoruz o yükü... Bu hafta da bir nebze daha rahatlamak istiyoruz.
2009-2010 sezonu, biki playoff finalinin ardından gelen yıkımın etkisiyle 2008-09'daki başarısız sezonun ardından yeniden yapılanmaya gidildiği, daha mütevazi kadronun kurulduğu, mali sıkıntılar içinde kulübün ayakta tutulmaya çalışıldığı bir sezondu. Bu çabaların en büyüğü rahmetli başkan Bekir Çınar'a aitti tabii ki; onun ikinci sezonuydu; çeşitli kereler mücadelesinde yalnız bırakılmıştı; Aytaç Durak'tan bağımsız bir yönetimin zorluklarını yaşayan, Durak'ın çeşitli engellemelerine maruz kalan bir yönetimi vardı. Antalya'daki playofflara giden yolda, grupta üçüncü olduğumuz için yükselme grubuna kalamamıştık. Kademe grubunu hep zirvede götürdük. Kadroda kalede ÖmerKahveci, Ferami Kuşçu, Serdar Döndü, İbrahim Selen gibi altyapıdan gelen oyuncuların şans bulmaya başladığı dönemdi. Teknik direktör Hüseyin Özcan da takıma yeniden mütevazı ve saygın bir hava katmıştı. 92-93 doğumlu gençlerle destekli kadro, play-offlara gitmeyi başarmıştı ancak ilk turda Linyit'e penaltılarla elenmekten kurtulamamıştık.
O maçta, Tayfun Özkan'ın son dakikalarda yakın mesafeden vurduğu kafa ve kaçırdığı gol, penaltılarda yine Tayfun ve Aydın kaçırdığı penaltılar kaderimizi belirlemişti. Maçı, TRT vermiyordu, yerel kanalın internet sitesinden Ankara'da Ankara Kültür Evi'nde bilgisayar başında takip etmişti Tayfa'dan arkadaşlarla. Statta, Adana protokolü bizi bir kezdaha yalnız bırakmıştı, Kütahyalı rakibimizin gördüğü desteğin tersine... Bekir Başkan ise tribündeydi ve herkes kadar o da heyecanlı ve sonunda üzüntülüydü! Yakın zaman sonra "içimizden biri" olarak da aramızdan ayrıldı zaten...
Linyitspor o yıl 3. ligten çıkmıştı ve bizi eleidkten sonra Trabzon ve Eyüp'ü de geçip şampiyon olmuştu. Geçen iki sezonda da 1. ligte kalmayı başardı.
Geçmişin yükü omuzlarımızda, bizi ezdikçe ezdi; onu atıp şahlanmak için bugünlerin gelmesini bekliyorduk, artık adım adım azaltıyoruz o yükü... Bu hafta da bir nebze daha rahatlamak istiyoruz.
Yorumlar