Ana içeriğe atla

Kayyumlu-Kayyumsuz Demirspor #2

Kaldığım yerden devam edeyim. Hep beraber görelim kayyum ne yapar, yönetimlerimiz ne yaptı, neler yapıyorlar.

Gelirlerin dökümünün yapılması, tahsilinin üstlenilmesi

-Bizim takımda gelirlerin üzerinde temlikler vardır. İddaadan cebinize beş kuruş girmez. Çünkü eski yöneticiler yaptıkları borçları ödemezken, ceplerinden koyduklarını iddia ettikleri paraları, kulübün gelirlerine temlik koyarak, takır takır tahsil ederler. Ancak cebinizden koyduğunuz paranın belgesi yoksa, temlik koyamazsınız, diye bir düzenlemeyi getirmek ne hikmetse kimsenin aklına gelmez. Bizim kulübümüzün borçlarından dolayı stat gelirlerinden de cebimize beş kuruş para girmez. Ama bize borçları yapıp, temlikleri koyan yöneticiler, yönetimden ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeniden kulübümüzün yönetimine girerler. Ortalık karışmaz. Doğru dürüst tepki oluşmaz. Birebir kalındığında sözünü esirgemeyenler vardır ama kitlesel bir hareket oluşmaz genelde. Basın sesini çıkarmaz, çıkaramaz. Bizim kulüpte gelir elde etmek için kolaycı yollara gidilir. Aslında gelir elde etmek önemsenmez. Örneğin kredi kartı projesine önem verilmez. Halktan para kaynakları oluşturma yoluna gidilmez. Kalıcı gelir oluşturulmaz. Proje üretilmez. Üretilen proje yönetimde olmayanlarca ya desteklenmez ya da baltalanır. Yardım geceleri düzenlendiğinde herkes telefonunu kapatır. Telefonunu kapatanlar bir sonraki dönem yönetici olur, kimse hesap sormaz. Kulübe yardım edeceğini söyleyen (boş tenekeden atan) ve bu şekilde reklamını bedavaya yaptıran kişiler, sonra yardım etmeyince kimsenin gıkı çıkmaz. Yönetimler de bu tür rezaletleri afişe etmezler. Çünkü kendilerinin de bir sürü zaafı vardır. Onlar ortaya dökülsün istemez. Kongre üyeliği aidatları toplanmaz. Gelir elde etmek için şampiyonluk söylemleri ile istisnasız her yıl taraftarın gözü boyanır, böylece kombine satılmaya çalışılır. Bir de nitelikli olup olmadığı umursanmaksızın paralı birinin yönetime girip kafasına göre at koşturması beklenir. Adam gibi gelir tahsil edilmesi için yapılan öneriler küçümsenir ve asla uygulanmaz. Hatta öneride bulunanlar dışlanır, camianın kötü adamı ilan edilir.

Gelirlerin doğru yerlere ödenmesi

-Adana Demirspor kulübünde gelirler doğru yerlere harcanmaz. Bunu "masraflar gereksizdir" kısmından okuyabiliriz. Sadece şunu ilave edeyim.Yaşı büyük futbolculara ödeme yapmaktan ayrıca bir haz alınır.

Yapılan işlere ilişkin hesap verilmesi

-Kayyum mahkemeye hesap verir ama bizde kimse kimseye hesap vermez. Kimse de kimseden hesap sormaz. Şeffaflık asla yoktur. O tür şeylerden uzak durulur. Böylece çok gizemli ve büyük bir iş yapılıyormuş izlenimi yaratılır. Kimse kimsenin ne halt yediğini bilmez, bilemez. Şeffaflık adına beceriksizce işler yapılır. Transfer ücretlerinin kamuyla paylaşılması gibi. Böylece takım içi dengeler patlayıcı ile patlatılır. İşin ilginci bunu "ben iyi şirket yönetirim" diyen yönetimler yapar. "Yahu özel sektörde ücret gizliliği esas değil midir? Aynı işi yaptırdığın adamlara farklı para ödediğini açıklayarak motivasyonu nasıl artırabilirsin, düşmanlığı körüklemez misin? Böyle şirket yönetimi mi olur be adam?" diyecek tek bir tane şahsiyet yoktur ortada. Mali tablolarımız açıklanmaz, harcamalarımız açıklanmaz. Temlikliler açıklanmaz. Gelirlerimiz açıklanmaz. Genel kurullarda hesap sorulmaz. Rekabet de yasaktır. Seçime tek liste gitmek zorunluluktur. İkinci kişi çıkarsa karıştırıcı olur. Kongre üyeliği el kaldırıp indirmekten ibarettir. İşlevsizdir. İşler perde arkasında ve dedikodu ile yürütülür. İcraat raporları sunulmaz. Periyodik bilgilendirme yapılmaz.

Şimdi ben kayyumun görevlerine, yani yapmakla zorunlu olduğu şeylere, yani kulübe getireceklerine bakıyorum. Sonra bizim yöneticilere ve kulübe bugüne kadar verdiklerine bakıyorum. Kayyum kulağıma hoş gelmeye başladı. Ne dersiniz? Hiç fena olmaz gibi. Kayyuma mı kalsak acaba?

Ya da şöyle sorayım, kayyum gibi yönetemiyorsa hiçbir yönetim bu kulübü, bizzat kayyumun kendisi yönetse daha mı iyi olur? Bana daha iyi gibi geldi. 

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Kayyuma kalmak, tabii ki kulaklara hoş gelmiyor. Ama görünen o ki bizi korkuttukları ve biz gidersek kayyuma kalır mahvolursunuz söyleminin gerçeği yok. Kayyum'u bir ara aşama olarak görmek mümkün. Kayyum gerekenleri yapar ve sonra yeni bir yönetime devreder. O yeni yönetimin, yine Gökoğlu, Tuncel vb isimlerin kendisi veya uydusu olmaması lazım. Yani kayyumu bu isimlerden kurtulmak için, bir ara dönem olarak görmek gerekli.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...