Ana içeriğe atla

Stockholm #2 Maç Öncesi Hazırlık

Cumartesi akşamı Djurgarden taraftar grubunun takıldığı bara gittik. Küçük, kendi hallerinde takıldıkları bir mekan idi. İçeri ilk girdiğimde hepsi beni tanıyordu. ''Sen Nils'in arkadaşısın'' dediler. Sıcak davrandılar. Daha önce gönderdiğim resimleri hepsi görmüş ve çok sevmişler. Arkadaşlara Türk Lokum'u ikram ettim. Hepsi çok sevdi. Muhabbet edip takımımız ve taraftarımız hakkında bilgi verdim.

Pazar günü, yani maçtan bir gün önce hava bulutlu ve hafif yağışlı idi. Maçın oynanacağı stada gittik. AIK Stockholm, maçlarını İsveç milli takımının stadı olan ''Rasunda Stadı''nda oynuyordu.Yaklaşık 30.000 kapasiteli bir stad.Her tarafı kapalı, çok beğendim.Bizim gittiğimiz stadlar köy stadları olduğu için bana mükemmel geldi.




Stada giderken deplasman stadı olması nedeniyle güvenlik açısından forma ve atkı almadım. Kimse almıyordu. O yüzden Demirspor atkısı götürmedim ben de. Zaten orada öyle bir kültür varmış. Casual yani günlük giyiniyor ultras grupları. Mevzu olduğu zaman normal insan sanılmak için. Ayrıca en büyük rakipleri, bu yüzden bazen holigan grupları saldırabiliyormuş.Bir de stadda aynı anda AIK taraftarları da hazırlık yapıyordu. Atkı ve forma ile fotograf çekilemediğim için özür. Ama zaten istediğimiz zaman ordan her türlü fotograf gelebilir :)

AIK maçı sene içerisinde en önemsenen maç.Üstelik deplasman. Kareografiler hazırlandı ve koltuklara bayraklar yerleştirildi, pankartlar asıldı.






''1891'' yazan pankart bu maça özel hazırlanmıştı.1891 kuruluş yılları.
1 İçindeki yıllar şampiyonluklarını
8 kazandığı kupayı
9 takım kurucusu
1 sevdikleri hocalar, futbolcuları anlatıyor.




Rakip takım hazırlıkları;
İki grup birbiri ile düşman; ama saygılılar ve anlaşma yapmışlar. Maçtan 1 gün önce gelip pankart, kareografi hazırlıklarını yapıyorlar. Kimse kimseninkine dokunmuyor.Bizdeki gibi maç sabahı veya maç öncesi yapılmıyor.


Sticker kültürü çok önemli orda. Gittikleri her yere sticker yapıştırıyorlar. Buldukları diğer stickerları ise hemen söküyorlar. Bizdeki sprey kültürü yok.


İsveç Federasyonu bizdeki sporda şiddet yasası gibi bir şeyler çıkarmış. O yüzden iki grup da anlaşma yaptı, maçın ilk 10 dk'sı sessiz kaldı, pankartlar açılarak isveç futbol federasyonu protesto edildi. Bunun için maç öncesi bilgi amaçlı yazılar asıldı. Türkiye'de biz neden aynı şeyi yapmıyoruz bilmiyorum.Birlik olamıyoruz maalesef.Taraftar gruplarının hepsi birleşse istenilen her şey yaptırılır. Sonuçta futbol bizim için var. Biz olmazsak futbol da olmaz.


Sonraki yazı: Stockholm 3# Taraftar - Ultras - Holigan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...