Ana içeriğe atla

Film: İkisi de Cesurdu (1963)

Bundan böyle haftada bir gün bloğumuzun kültür ve sanat başlığı altında bir film, roman, yazar vs. gibi başlıklarda öznel fikirlerimizle tanıtım yapacağız. Bu konuda ilk adımı ben atıyorum ve blog yazarı arkadaşlarımın da katkılarını bekliyorum. Bu girişimin bloğumuzun içeriğini zenginleştireceğini, sayfamızı takip eden arkadaşlarımıza ve okurlarımıza bir katkısı olacağını düşünüyorum. Ve paylaşacağımız eserlerin yaşamımızda kimi parallelikler taşıyan türlerine daha çok yer vermeye özen göstereceğimizi belirterek sözlerimi bitiriyorum.

FİLM:
İKİSİ DE CESURDU (1963)

Yönetmen:
Ferit Ceylan

Senaryo:
Yılmaz Güney

Oyuncular:
Yılmaz Güney
Samim Meriç
Semra Sar
Hilal Esen

Tamamı Adana'da çekilmiş filmin ana teması cinayet suçundan ötürü iyi halden sürgüne gönderilen bir kabadayının (Ali Duran) hikayesini işliyor. Filmin arka fonunda akıp giden Altmışlı yılların Adana'sı görsel bir şölen gibidir, İstasyon Tren Garı, Büyüksaat, Kalekapısı, Ulus Çaybahçesi, Demirköprü, Taşköprü, İnsan Manzaraları vs.

"The Gunfighter" adlı western'den uyarlanan filmde Ali Duran (Yılmaz Güney) silahını bırakmış beladan uzak durmaya yemin etmiş ve anasıyla mektuplaşmalarında bir daha belalı işlere bulaşmayacağına söz vermiştir. Sürgünde kaldığı Otel'in karşısındaki evde yaşayan küçük kız Hilal'le Tren Garındaki banklarda oturup geçip giden vagonları izler, gideceği günün hayalini kurar, sesli düşüncelerle yaşamını sorgular Ali Duran. Fakat belalı yaşamı peşini bırakmaz, kente Ali Duran'ın geldiğini öğrenen eski düşmanlarından Kara Yalçın (Samim Meriç) Ali Duran'ı bulmaya koyulur. Aslında her iki kabadayı birbirlerine karşı içten içe saygı duyar fakat onlar için dünya "raconlar dünyasıdır".

Günler, aylar geçer Ali Duran'ın sürgün cezası biter, Trenle döneceği gün bir Bar'da Kara Yalçınla karşılaşırlar, Kara Yalçın'ın saldırısına kayıtsız kalır fakat kendisini öldürmeyi amaçlayan Kara Yalçın'a direnmek zorundadır. Filmin final sahnesi izleyiciler için bir başka sürprizi barındırır. Kabadayılar dünyasına giriş yapmak isteyen bir başka kabadayı özentisi serseri namını duyurmak için tesadüfen karşılaştığı bu iki kabadayıyı kurşun yağmuruna tutar, ve Adana sokakları bu serserinin naralarıyla inler, "-İkisini de ben vurdum! Kara Yalçın'ı ben vurdum! Ali Duran'ı ben vurdum!.."Ali Duran olay yerinden kaçıp kanlar içinde Tren Garına gelir, onu götürecek vagonlar hareket ederken Anasına verdiği sözü tutamamış olmanın verdiği derin üzüntüyle ve iç konuşmalarıyla raylar üzerinde son nefesini verir...

Film "avantür" diye tabir edilen kategoride olsa da Yönetmen Ferit Ceylan'ın estetik anlatımıyla basitlikten uzak haliyle şiirsel bir öyküye dönüşüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A