Ana içeriğe atla

"Tayfa" Kelimesinin Olduğu Atkılar...

Şimşekler Grubu, "tayfa" kelimesinin olduğu atkılarla maça gelinmemesini istedi. Son dönemlerde, mahalle isimleri ile birleşik "tayfa" ifadesinin kullanıldığı atkılar yapılmaya başlanmış; bunların kullanımı bazı ayrılıkların temelini atacağına dair bir endişe var.

Bu kelimenin kullanılmasında, bizim ekibin, Ankara'nın etkisi oldukça fazla oldu sanırım. Bizden önce de tabii ki kullanılıyordur ama blogun ve Ankara Tayfası'nın popülerleşmesi, maçlarda görünür olması ve Demirspor gündeminde söz sahibi olmasıyla, "tayfa" kelimesinin de kullanım hızı arttı. Bloga gelip görüşlerini açıklayanların sayısı arttıkça, tayfa kelimesi bizimle özdeşleşmeye başladı. Şimdi nedenini bilerek veya bilmeyerek, Adana'da da küçük oluşumlar, arkadaş grupları kendilerine bu ismi veriyor gibi görünüyor.

Biz en baştan beri, grupla hareket etmeyi en azından onların neler yaptığını dikkatle izlemeyi ve maçlarda onlarla olmayı önemsedik, buna dikkat ettik. Ayrı düşündüğümüz noktalar olsa da bunu onlara ifade etmekten çekinmedik. Ben kişisel olarak, Adana'da Demirspor'la ilgili birşeyler yapma girişimlerinin, gruptan ayrı olarak hayata geçemeyeceğini düşünüyorum. Zaten onların tribün kültürüne dair yapıp ettikleriyle de her zaman övündük. Dolayısıyla Tayfa kelimesi, bizim için ayrılığın işleneceği bir zemin olmadı; sadece gurbette sayıca azken bir arada olmanın güvenini yansıttı; deplasmanlara birlikte gitmenin huzurunu verdi. Onun dışında yekpare bir bütün olmadı. Kendi içinde birçok noktada ayrı düşünen bir ekibin böylesi bir girişim içinde olması da beklenemez zaten.

Dolayısıyla Adana'dakilerin de tayfa kelimesiyle belki iyiniyetli bir şekilde attıkları adımların, yaptıkları atkı veya pankartların, Şimşekler Grubu'nun bütünlüğüne zarar verme tehlikesi var. Demirspor'un tek taraftar grubu Şimşekler Grubu'dur ve bu kitlesellik dışardan yıpratılmaya çalışılıyor. Bizim bu kitleyi Demirspor'un gidişatında daha etkili söz sahibi yapmamız gerekiyor. Tribün Demirspor'un yönlendirici gücü olmalı ki kimi zaman bunu başardık.

Birlikte kalabilmenin ve daha güçlü olmanın yollarını düşünmeliyiz. Söz konusu atkılar, bu yollardan biri değil; tersine tehlikeli bir güzergah...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...