Ana içeriğe atla

Kadına Karşı Şiddetle Mücadele...

Blogun ilk zamanlarında bu yana, kadın-spor-gündelik hayat-şiddet ekseinde haberler vererek, tam da erkeklern hakim olduğu bir alan olan futbol blgoları üzerinden kadına karşı şiddete kontra çekmeye çabalıyoruz. Bugün, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü'nde bir kez daha hatırlamamız gereken durumlar var.

Adalet Bakanlığı verilerine göre 2002'de 66 olan kadın cinayeti, 2007'de 1077'ye, 2009'da ilk 7 ayında 953'e ulaştı. Resmi olmayan verilere göre 2009'da 1126 kadın öldürüldü.

Türkiye'de 2007'de Ayşe Gül Altınay ve Yeşim Arat'ın "Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet" araştırması sonuçlarına göre;

* Her üç kadından birinin fiziksel şiddet görüyor.

* Her 100 kadından 35'i "Hayatı boyunca" eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görüyor.

* Kocalarından boşanmış veya ayrılmış kadınların fiziksel şiddet deneyimi yüzde 78,

Diğer detaylara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

İstanbul Feminist Kolektifi'nin kadincinayetlerineisyandayiz.blogspot.com adresinden yayın yapan blogu da, kadına karşı şiddetin siyasi kültürün bir parçası olduğu teziyle, bu konuda aktif mücadele sürdüren ve takip edilmesi gereken bir yer.

Ankara'da 27 Kasım cumartesi günü saat 14.00'te TAKSAV'da, Eğitim Sen Ankara Şubeleri'nin Kadın Karşı Şiddetle Mücadele üzerine düzenlediği bir panel var. TAKSAV, Atatürk Bul. No:127 Kat:10'da.

Bir diğer not; çoğunluğu Müslüman ülkelerdeki kadın hikayelerinin anlatıldığı film festivalinden filmleri, http://womensvoicesnow.org/watch adresinde izleyebilirsiniz. Türkiye'den, Güliz Sağlam'ın çektiği ve direnişteki DESA işçisi Emine Arslan'ın hikayesini anlatan bir film (Like A Bird in the Cage) de var; izleyip oylayarak online destek verebilirsiniz. Ayrıca "In the Morning" ve "Double Life of Burcu" adlı, yine Türkiyeli hikayelerin anlatıldığı filmler de var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...