Ana içeriğe atla

İçinden Tren Geçen Filmler

beyazperde.com'un şu adresteki (tıklayın) haberinde, sinema tarihinde öne çıkan "tren filmleri" sıralanmış. Liste şöyle;

"Büyük Tren Soygunu (The Great Train Robbery) (1903)
Hem sinema tarihinin ilk filmlerinden biri, hem de ilk tren filmi, hem de ilk western! Pek çok ilk olma özelliğini barındırarak listenin ilk sırasına yerleşen "Büyük Tren Soygunu" gösterildiği dönemde 'en çok seyirci çeken' film olma ünvanını da elinde bulunduruyor.

Trendeki Yabancı (Strangers on a Train)(1951)
Usta yönetmen Alfred Hitchcock'un filmlerinde trenleri kullanmayı sevdiği bilinir. Trendeki Yabancı'da yönetmen, Patricia Highsmith'ın romanından yaptığı bir uyarlama ile seyirci karşısına çıkmış. Döneminde çok sıradan bir konu eleştirilerine maruz kalmış olsa da, Hitchcock'un filmi tartışılmasız bir klasik...

Şark Expresinde Cinayet (Murder On The Orient Express)(1974)1934 tarihli Agatha Christie'nin aynı adlı romanından bir Sidney Lumet uyarlaması olan film, Ingrid Bergman'lı, Albert Finney'li,Lauren Bacall'lı kadrosuyla efsane olsa da, İstanbul'da ve Sirkeci Garı'nda geçen sahneleri zamanı için oryantalist bakış açısına sahip olması nedeniyle oldukça eleştirilmişti...

The Taking of Pelham One Two Three (1974)Joseph Sargent tarafından gene bir roman uyarlaması olarak sinemaya aktarılan ve aksiyon, suç, gerilim üçgeninde geçen film, daha sonra televizyon için yeniden çekildiyse de aynı etki yaratamamıştı. Haydutlara verdiği Mavi, Yeşil, Kahverengi ve Gri adlarının ise ilerleyen yıllarda Tarantino'ya ilham verdiğini de hatırlamak gerek...

Silver Streak (1976)1970'lerden bir başka miras olan Silver Streak, Arthur Hiller yönetmenliğinde çekilen, aksiyon, komedi, suç ve romantizmin içiçe geçtiği bir seyirlik. Aynı zamanda Richard Pryor, Gene Wilder ve Jill Clayburgh'un baş rollerini paylaştığı film 1981'de Türkiye'de de gösterilmişti...




Firar Treni (Runaway Train) (1985)Senaryosuna Akira Kurosawa'nın eli değen Firar Treni, suç, kaçış, insanlık ve kendini sorgulama ekseninde geçen, hem karakter analizi hem de olay örgüsü açısından takdir toplayan bir film. Yönetmenliğini Andrei Konchalovsky'nin yaptığı filmin baş rollerinde Jon Voight, Eric Roberts ve Rebecca De Mornay yer alıyor.

Annemi Trenden Nasıl Atarım (Throw Momma from the Train) (1987)Bir Danny DeVito komedisi olan film, 1980'lerin hala ilk akla gelen suç ve mizah karışımı yapımlardan biri.



Seçkinin yakın tarihe dair listeye aldığı tren filmleri ise şunlar:

Kuşatma Altında 2 (Under Siege 2: Dark Territory) (1995)

Kutup Ekspresi (The Polar Express) (2004)

The Darjeeling Limited(2007)

Sibirya Ekspresi (Transsiberian)(2008)"
--

Liste uzatılabilir, değiştirilebilir; örneğin şu adreste (http://tinylink.in/92Q), Trains Magazine'in yaptığı 100 filmlik listenin kritiği var (İngilizce). Bu adreste de (http://tinylink.in/92P) "Top Train Movies" başlığıyla farklı bir liste var.

Tren ve sinema diyince benim aklıma hemen, Kusturica'nın Bir Mucizedir Yaşamak(Zivot Je Cudo-2004) ve tabii ki Kartal Tibet'in Mesudiyeli Mesut'un (Şener Şen) hikayesi, Milyarder (1986) filmleri geliyor.

Yorumlar

Fırat Ateş dedi ki…
Film seçkisi gayet güzel olmuş. Ayrıca bundan böyle haftada bir gün bir film tanıtımı yazısı gireceğim duyurulur!

Ek olarak müziklerini Goran Bregoviç'in yaptığı Hayat Treni (Train De Vie) filmini de ben ekleyeyim buraya

Link: http://www.sinematurk.com/film_genel/32883/Hayat-Treni

Bir örnek'te Türk Sinemasından vereyim, Filmin adı "Demiryol". Türk Sinemasında yok sayılan, sansürlenen ve yakılıp yok edilen bir film. Geriye fragmanı bile kalmamış. Film Yetmişli yılların Türkiye'sinin Politik ortamında Demiryolu işçilerinin grev öyküsünü anlatıyor.

Link: http://www.sinematurk.com/film_genel/2913/Demiryol
yavuzy dedi ki…
Demiryol filmine, iki yıl önce İşçi Filmleri Festivali'nde gitmiştim; Fikret Hakan, sendikacı ağabeyi; Tarık Akan ise devrimci-eylemci kardeşi oynurdu. Fikret Hakan'ın, grevdeki işçilere "nasılsınız arkadaşlar" dediği bir sahnede, işçilerin cevabı "demir gibiyiz" şeklindeydi! :)

Film tanıtımı sözünün, takipçisiyim...

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A